13 Aralık 2007 Perşembe

Devrimin Tanığı Olmak

Eski Fenerbahçeyi yazmak çok daha kolaymış.. Dün gördüğüm "şey" üzerine yazmak ise çok zor..Belki bu noktada sanatçılar girmeli devreye. Ya da sanatçı ruhlular.. İslam Çupi mesela..Senden güzel kimse anlatamaz çünkü dün gece olan biteni..

Garip transferlerden, garip yöneticilerden, garip hocalardan bıkmış, Avrupaya gidememenin artık alışmış olmaktan acı vermediği bir dönemde gelmişti Daum FB nin başına.. Ümit milli takımın çekirdek kadrosu ve tabi Aziz Piyerle yola çıkılan sezonun ilk maçında tribündeki yerimi almıştım.. Karşı tribünde bir pankart dikkatimi çekmişti.. "No pain no gain"

Acı yoksa başarı yoktu..Ama FB taraftarı daha hangi acı ile test edilebilirdi ki?? En önemli rakibi UEFA kupasını müzesine götürmüşken, FB Pendiğe elenmekte, kalecisi dövülmekte, Avrupa kupalarına katılamamakta, katılsa rezil olmakta, ligde de her daim rakiplerinin gerisinde kalmakta idi..

Dün gecenin "anlam ve önemini" belirtmek için bunları sürekli hatırlamak, hatta hiç unutmamak gerekir..Dün geceyi biz FB taraftarları için anlamlı kılan şey, yukarıda belirttiğim unutmak istediklerimizdir belki..

Eski FB yi yazmak daha kolay demiştim ya.. Herhalde o yüzden yine eski FB den başladım.. Ama kusura bakmayın bunun için.. Alex' in golünü yazmak bu zavallı parmakların mı işi olacak?? Yüklemi bulsam sıfatı, zarfı bulamıyorum.. Öyle bir gol işte.. Anlatamıyosun.. O gerçek üstü sol ayak böyle bir gol çıkarıyor işte.. Rakıya rağmen kalıyosun olduğun yerde..

Peki o ikinci gol neydi öyle?? Bizim gibi tesadüfi Avrupa galibiyetleri ile ömrünün yarısını yemiş bir kuşak için, Şampiyonlar Ligi maçında böyle bir golü izlemek nasip olacakmış demek.. Gol tekrarlarının büyük ihanetinden bahsetmeden olmaz.. O çalımı nasıl atlarsınız...Nakış gibi işlenmiş bir gole yapılan en büyük hakarettir bu..

Alex De Souza.... seni Saraçoğlu' nda izlemiş olmanın ayrıcalığını hissettirdin bana dün akşam.. Neden seviyoruz futbolu sorusuna yanıt olduğunu anladık bir kez daha..

1982 yazında, futbolla haşır neşirliğimizin ilk yıllarında duydum adını ilk kez..Ben nasıl FB li olduğumu hatırlıyorum ama 1982 yazında neden Brezilyayı tuttuğumu hatırlamıyorum..Hatırladığım tek şey onların bir yıldızlar topluluğu olduğuydu.. Socrates Eder Falcao..Ve tabi Zico..

Bu büyük futbol yıldızı Daum' un yerine FB yi şereflendirdiğinde, birçok kişi ben de çok tepkili idim.. İstikrara ve Dauma inanıyordum çünkü.. Bir 8-9 hafta bize çektirmedin de değil ama.. Şu an gelinen noktada, iyi futbol Avrupada başarı falan bunlar tamam da.. Bu kadar "düzgün" bir adamın bunları yapması, ve mesleki olarak FB ile birlikte " büyümesi" esas onu ayrıcalıklı kılan.. FB de bir türlü göremediğimiz bir hoca ile bütünleşme, hocayı kabulleniş belki ortadaki..

Ve tabi ki sol kanadın büyücüsü..Bütün FB liler şunda hem fikir olacaktır.. O bu takımda olmasa idi, Alex bu kadar oynayamaz, takım bu seviyede olamaz, Zico bile belki bu kadar iyi takımı yönetemez, Aziz Yıldırım bu kadar susmazdı.. Sadece teknik taktik yanı değil.. Carlos ile takıma gelen sadece mükemmel bir oyuncu değil, sanki daha önce yakınımızdan bile geçmemiş bir ruh, daha önce bulunamamış bir güç, başka birşey...Sahanın içi değil sadece.. Saha dışındaki kabulleniş, Carlosu öylece takımın liderliğine doğal olarak kabul ediş.. Ve ondaki, askerlerinin en önünde yer alan bir generali andırırcasına, daha yeni futbola başlamış gibi heyecanlı oyun..

2003 yılında başlayan devrim hareketi, dün itibari ile başarı ile sonuçlandırıldı bence.. Ben olayı böyle görüyorum.. Bu doğru olmasa, sağ beki 20 yaşındaki bir gence bırakmaz, 18 yaşında bir oyuncuyu bu kadar rahat oynatamazdık..


Çok acı çektik.. Şimdi tarihe tanıklık etmenin keyfini çıkarma zamanı.. En iyisi de galiba bunun sadece bir başlangıç olması...

Dün gece için... Emeği geçen herkese teşekkürler..


(F.D) Serhat A.
12 Aralık 2007 - İzmir

Hiç yorum yok: