31 Ekim 2007 Çarşamba

Kasımpaşa : 1 Fenerbahçe : 2

Zor bir maç , güzel bir galibiyet oldu . Erken gol bulmak ciddi bir avantaj sağladı . 2-0 sonrası takım oyuna asılmadı , rakibe çok ciddi gol fırsatları verdi ya da rakip buldu , ama bunları değerlendiremediler . erken gollerel gelişen skora yönelik bir oyundu . FB arayı kapıyor , ancak GS - Denizli maçında çalınan son dakika yaratılan penaltısı bu hafta farkın kapanmasını geciktirdi. Bunu da bir not düşelim ...

STAT: Atatürk Olimpiyat
HAKEMLER: Zafer Önder İpek, Cemal Gemici, Özgür Çetiner

KASIMPAŞA: Sinouh, Coulibaly, Askou, Gökhan Caba, Alparslan(Cihat dk. 46), Fatih Akyel(Erhan dk. 75), Yasin(Merthan dk. 65), Fransergio, Faruk, Moritz, Tehoure

FENERBAHÇE: Volkan Demirel, Gökhan, Lugano, Edu, Roberto Carlos, Deivid(Colin Kazım dk. 72), Appiah, Aurelio, Vederson, Tümer(Ali Bilgin dk. 78), Semih(Selçuk dk. 85)

GOLLER: Tümer (dk. 7), Deivid (dk. 13), Tehorue (dk. 37)
SARI KARTLAR: Tehoure, Cihat, (Kasımpaşa), Aurelio (Fenerbahçe)

( F D ) Şeref Solmazer

25 Ekim 2007 Perşembe

Bir dev daha boğazda boğuldu - çArşı , Kop ve alınan galibiyet . BJK : 2 Liverpool : 1

Yemeyecektin o golleri Kartal
" Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime / Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime ... "diyor , Kemani Serkis Efendi nihavend bestesinde , şu ızıdraplı günlerde rakının yanına meze olan ızdıraplarda da iyi gidecek manalı bir şarkı aslında . Herşeyimiz için , gerek ülkenin içindeki tramva gerekse de konumuz gereği dün akşam ki BJK için . Evet BJK dün akşamdan sonra kimseye şikayet etmesin derdini , sadece titreyerek düşünsün Marsilya deplasmanında bulduğu kötü rakibine karşı hiç düşünmediği hucumu ve yedikleri o anlamsız golü . Yine etmesin kimseye şikayet , Quaresma'dan yenilen o +90 golü düşünsün ...Gerçekten dün akşam alınan sonucu gördükten sonra o yenilen golleri hatırlamamak mümkün değil .

Bu sene boğaz Avrupa devlerine dar geliyor

FB'nin İnter galibiyetinden sonra dün akşam BJK'nin dünyanın belkide en karizmatik takımlarının içinde ilk üçte sayılacak Liverpool'u İnönü'de yenmesi muhteşem sansasyonel bir başarıdır . Bu sene takımlarımızın bu dev rakipler belkide en kötü zamanlrında kıstırmış olmalarıda onlar için büyük bir şanstır. Zaten kedimize güvenin pekişmesi ve ses getirebilemmiz için en azından bu şansları asla harcamamalıyız .


Çarşı Kop'a da karşı

Dün akşam ki sonuç Çarşı'nın medyatik durumunu ve taraftar grupları arasındaki karizmasını biraz daha international hale getirecektir . Çarşı'yı dün akşam için kutlamak gerek . Ancak taraftar grupları ve duruşları olarak sürekli ve devamlı tezahuratlar yanısıra oyuna müdahale ve anlık reflekslerle rakipleri ve hakemleri etki altına almayı başaracak yöntemleride geliştirmemiz gerekecek . Bu arada Çarşı'nın ülke meselelerine duyarlılığı diğer rakiplere oranla açık ara önde devam ediyor . Ancak Çarşı' da ortaya çıkan ve takımın önüne geçen bir hava daha doğrusu megalomanlığıda anlamak mümkün değil . Bu çok ciddi bir arıza , bir FB 'li olarak bu durum beni ilgilendirmese de , aklıbaşında bir yorum için bunun eleştirisini yapmak lazım . Sabah bir Çarşı mensubuna " Bravo tebrik ederim , bir dünya devini devirdiniz , helal ....." derken , adam bana " Gördün mü abi çarşıyı , bir haftadır ben evde buna çalışıyordum vs " dedi , yani dert rakibi yenmekten çok , Çarşı'nın ne yaptığıydı , üzülüyorum buna bir dilenci olarak tabii ki , gerçekten tuhaf bir yaklaşım ...

Üç maçlıkta olsa tecrübe tecrübedir .

BJK'nin de hergeçen maç güven kazandığını ve Ş.L ruhuna uyum sağladığını görüyoruz . Bu yol uzun ve meşakkatli . Umarım BJK'de en azından 3.lüğü elde edip Avrupa yoluna devam eder. Doğrusu dün akşam çok sürpriz ve önemli bir galibiyet aldırlar . Özellikle gollerin geldiği dakikalar çok önemliydi . Rafa Benitez 'in takımı formsuz ve kötü bir tablo çizdi bana göre . Crouch'un oyunda olmayışıda bence BJK için şanstı . Benayoun 'un da öyle . Torres'in yokluğunu söylemeye bile gerek yok . Beşiktaş'ta Bobo başarılı bir oyun oynadı ama , ama ciddi bir kondusyon sorunu var takımın , aynı şey sonradan oyuna giren Higuian içinde geçerli , uzun süredir takımda artık hazır olması gerekir.

Liverpool'un İstanbul çelişkisi

Bu arada Liverpool'un İstanbul tezatı da onlar için bir karabasana dönüşecek herhalde ... 2005 hariç hep kabus der gibi ...

Şeref Solmazer 25 Ekim 2007

24 Ekim 2007 Çarşamba

100. Yılda 100. Yılın Serüveni


Uefa.com daki yorumları okuyorum. Önce burdaki görüşlere kısaca yer vereyim:

"Eindhovendan 1 puanla ayrılarak Fenerbahçe önemli bir iş yapmakla kalmadı, ikinci tura kalma yolunda büyük bir ilerleme kaydetti. "

"Bugüne kadar Eindhovena gelen bütün Türk takımları elleri boş dönerken, Salı akşamı Brezilyalı efsane Zico' nun yönetimindeki takım, disiplinli savunması, hareketli orta sahası ve sürekli tehdit eden forveti ile 1 puanı hakederek aldı."

PSV' nin gole en yakın olduğu pozisyonun Koevermars' ın kafa şutu olduğu belirtildikten sonra oyuncunun demecine yer verilmiş:

"10 kişi kalmalarından sonra bile rakibi zorlayamadık. İstanbulda daha zor olacak. Daha çok fırsat yaratmalıyız ancak bunu yapmak söylemekten daha zor. Çok organize bir takım. Benim AZ Alkmaarda oynadığım döneme göre çok daha güçlüler."

Ve tabi Carlos.. "daima yeşil kalan Brezilyalı" ifadesi kullanıldıktan sonra "dünyanın en ünlü sol beki" nin sonuçtan tatmin olduğu yazılmış ve demecine yer verilmiş.



Kendimi bildim bileli FB liyim ifadesi vardır ya.. Şu kendini bilme işini 5 6 yaşa indirgersek, aşağı yukarı 25 yıllık FB liyim demektir. Böyle bir FB görmedim ben.


Maçın ilk 5 dakikası geçtikten sonra İnter ve CSKA maçlarındaki oyunu kontrol eden FB yi görmeye başladık sahada. PSV klasik oyununu oynuyordu ancak karşısında bu kez gerçek bir Şampiyonlar Ligi takımı vardı bu kez. Carlosu ayırarak söyleyelim. Bir defa sağda Gökhan ve ortada Marco ve Deniz bu maçın tartışılmaz yıldızlarıydı. Gökhan özlenen, beklenen "işte budur" diyeceğimiz bir sağ bek olabilir.

Marco ve Deniz ilk yarıda görmüş oldukları sarı karta rağmen maçın ikinci yarısındaki görevlerinden hiçbir şekilde taviz vermediler. Orta sahada PSV yi bozdular. Denilebilir ki Deividin atılmasından sonra oynanan yarım saatte PSV ortadan hiç gelemedi. Tabi bunda da oyunu kanatlara taşıma düşünceleri etkili olsa da burdaki ve her iki kanattaki üstün mukavemet Farfanın sağa, lazoviçin sola ve Koevermarsın da ceza sahası içine alınmasına neden oldu.. Hatta Farfan daha sonra bir kere daha değişiklik yaparak ortaya döndü tekrar. Ama ne yaptılarsa olmadı.. Bütün bu taktik varyasyonların neticesi sadece ve sadece Koevermarsın bir kafa şutu çıkarmasına yetti. Buna karşılık takımımız 10 kişi iken bile biri çok ciddi olmak üzere Kazım sayesinde iki etkili hücum üretebildi.

Daha önceki yazılarımdan birinde takımımızın şampiyonlar ligi serüvenini değerlendirirken beraberlik alamamanın kötü olduğunu belirtmiştim. Özellikle rakip sahada yenilmemek şampiyonlar liginin anahtarlarından biri. Bunu nihayet bu sene başarabildik.

Tabi 3. maçların sonunda ve iki maçı dışarda oynamışken 5 puan ve ikincilik çok iyi bir sonuçtur. Buna karşın eksiklerimizi de görmekte fayda var.

İnter CSKA ve PSV maçlarında daha çok pozisyon bulan taraf biz olmamıza rağmen bu maçlardan sadece birini kazanabildik. Kabul maçlar öncesinde rakip sahada beraberlik kabul edilir ve sevindirici sonuçtur. Ancak oyuna baktığımızda bunlardan birinden galip gelmemiz gerektiği açıkça görülür. Maalesef bunu yapamadık. Pozisyonları gole çevirme oranımız artmalı.

İkincisi şu kartlar meselesi. Luganonun kartı affedilir gibi değil. Bu şekilde kart görmememiz gerekir.

Format olarak doğru oyunu buldu takım. Bundan sonra yapılacak şey kadro kalitesinin yükseltilmesi olacaktır. İşte Carlosu alıyosun. Tartışılacak birşey olmuyor. Orda dünyanın en iyi sol beki var. Dünyanın en iyi forvetini alalım demiyorum tabi ki ama alınan adam tartışılmaz biri olsun.. Pierre gibi mesela.. Sadece bir forvet transferi bile bu takıma önemli şey katar.

FB şunu da gösterdi ki artık kendisine naz yapacak, kendisi için olmazsa olmaz bir oyuncu yoktur. İşte Appi ve Tuncay yok ama ikisini de aramıyor takım. Ha olsalar daha iyi olur mu bunu bilemeyiz amabu takımda benim gözlerim TUncayı ve Appi yi aramıyor. Yani gitmek isteyen gidebilir.. Carlos hariç..

7 Kasım da 100. yılda 100 yılın serüveninin belki de en önemli ayağı oynanacak.. FB burda alacağı PSV galibiyeti ile gruptan çıkacak ve ikinci tura merhaba diyecektir. İnterin CSK yı yeneceğini kabul edersek, PSV ile 4 CSK ile 7 puan fark oluşacaktır. Bir sonraki maçta da bu iki takım UEFA ya katılmak için Moskovada kapışacaklar ve biz İntere yenilsek bile PSV nin Moskovada galip gelmemesi durumunda ikinci tura çıkmış olacağız. Yani PSV galibiyeti anahtardır.

Uğur Meleke bir yazısında Zico neden FB ile büyüyen bir hoca olmasın demişti. Bunu çok isterim gerçekten.

Bu yazıyı yazdığım sırada BJK Liverpoolu 2-1 yendi ki böyle giderse aldığımız puanlarla şampiyonumuzu tekrar direk şampiyonlar ligine sokabileceğiz. Sıra Bordo deplasmanında GS' ye de şimdiden başarılar.

Ve tabi yarın Euroleague maceramız başlıyor baskette. Takımımıza orda da başarılar.


Serhat A.

24 Ekim 2007

Tecrübeyle sabittir ki ... Ş.L , PSV : 0 Fenerbahçe : 0

Gurur veren bir takım

Dün akşam Fenerbahçe'yi izlerken birkez daha gurur duydum onlarla , bu sıralar fazlasıyla gurur duyurmaya başladılar bize özelliklede Avrupa'da, bu da pek alışkın olmadığımız ama doğrusu pek hoş birşeymiş . Şunun kendi adıma birkez daha altını cizmeliyim ki bu takım maç kaybetse de farketmez . Beni artık oyun anlayışları , sahada ki duruşları ve davranışlarıyla fazlasıyla tatmin ediyorlar . Ne mutlu ...


Yol uzun ve güçlüklerle doluydu ve halen de dolu

Tabii ki gerçek şu ki tüm bunlar belli bir birikimin ardından geliyor önceleri M. Denizli , sonrasında Daum'la devam eden yıllardaki öncelikle içerideki başarılardan ( ligde alınan istikarlı başarılar ve şampiyonluklar ) sonra Avrupada, özellikle de sık sık şampiyonlar liginde gerek eleme , gerekse gruplarda maçlar yapmak takıma ve camiaya bir Avrupa tecrübesi ve güveni oluşturdu bugün gelinen noktada . Oysaki bu yola " SIFIR" puanlarla başlamıştık . Yol çetrefilli ve meşakkatliydi ama işte bir anda istediğin noktaya zembille inamiyorsun bu belli bir zaman alıyor , büyüyüp gelişip olgunlaşmak ve sonrada ürün vermeye başlayabiliyorsun ... Ayrıca burası Şampionlar Ligi , dünyanın futbolda ki bir numaralı organizasyonu , sadece bunun içinde yer alamnın bile bir olay olduğu şey ...


Bu yeni bir umut fenerinin ilk ışıkları olabilir

Aslında Fenerbahçe'de ki bu başarılı çıkış , çöküş ve tartışmaların içerisindeki Türk futbol camiası içinde yeni bir dirilişin tetikçisi olabilir . Ancak bunun heryönüyle iyi irdelenmesi ve doğru tahlil edilmesi lazım, özellikle de Fenerbahçeli olmayan ülke futbol camiası ve yöneticileri açısından .


Tecrübe , tecrübe , tecrübe ... Sabır , sabır , sabır ....

Başa dönecek olursak bence bu başarıda en büyük etken tecrübedir . Bu tecrübenin de bence bu yıl ki en büyük etkeni yüzkusurluk Ş.L maçlarına çıkan ve dün akşam Mustafa Denizli'nin de dediği gibi "Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcularından biri" olan Roberto Carlos'dur . Bu adamın o sahada yer alması , duruşu , vucut dili , gülümseyişi,itirazları , top kullanması , oyuncuları motivasyonu ve rakipleri , hatta hakemleri etkileyen tavrı , bu yılki Fenerbahçe'ye Avrupa'da farklı bir ivme kattığı inancındayım . Ayrıca geçen yıl şanssızca mağlup olmadan elenilen AZ maçlarında ki eleştirilen noktalardan nasıl dersler çıkarıldığını , nasıl tecrübe kazanıldığınıda görmek bu sene açısından önemli gelişme . Zaman çalmadan tutunda stresle başa çıkma vb konular . Ayrıca çokça eleştirdiğimiz Zico'nun futbolculuk efsanesini yavaş yavaş teknik direktörlüğede sürüklediğini , ayrıca isim olarak Uefa başkanından Avrupa'nın tüm futbol otoritelerincede saygıyla anıldığına ve rakiplerine belli ölçülerde baskı kurduğuna da dem vurmak gerekir. Ayrıca çokça elştirilen oyuna müdahalede geç kalmak gibi bir eleştiriden son maçlarda eser kalmaması, maçın içinde çeşitli alternatif yapılanmaları denemesi , oyun alanın daraltması , takımın gücünü arttırması , motivasyon ve konsantrasyonunu geliştirmesi , yine çokça elştirilen Lugano ve Edu'da gol ve pozisyon vermez bir ikili yaratmaya doğru gitmesi gibi birçok artıyı görüyoruz . Apiiah ve Kezman gibi isimleri olan oyuncuların yokluğunda bile takımın full motivasyon ile maçın hiçbir anında oyundan düşmemesi 10 kişi kalınan bir sürede deplasmanda kısa bir sürede toparlanarak rakipten daha çok gol pozisyonu fırsatı bulabilmesi , geçen yıl ikinci ligden gelip bu yıl şampiyonlar ligindeki ilk maçında maçın yıldızı ( Gökhan Gönül ) olabilecek kadar güven ve rahatlık yaratılan bir takıma dönüşmesi Fenerbahçe'nin Avrupa'daki başarısının kimi göstergeleri olarak değerlendirilebilir . Tabiki bunun tecrübeye ve sabırla bu tecrübeyi kazanmaya borçlu olduğumuzu söylemek isteriz. Hernekadar bu kavramlardan çok uzak bir camia olsakta , hayat bize de güzelce ders verebiliyor .


Dün akşam ki Fener ışıldamaya devam eder
Dün akşam Fenerbahçe yine muhteşem oynadı bana göre rakibin tek gol olabilecek şansları maçın hemen başlarında Volkan' ın önünden Marco' nun kaptığı bir top ve maçın 77 dakikasında yapılan kafa vuruşundan başka pozisyon vermemesiydi . Farfan gibi takımın belkide tek yıldızının sahadan silinmesi ile PSV çaresizliğe büründü . Takım okadar sakin ve başarılıydıki gecenin bir başka yıldızı olan PSV seyircisi bile bu sakinlik karşısında pes etmek zorunda kaldı . Bu arada seyirci gerçekten bir evsahibi takım seyircisinin nasıl maçı takip edip etki yaratması açısından örnekti , ders almak lazım biraz ...


Semih , Gökhan , Deniz ve diğerleri ...

Bu arada Semih gerçekten bu takım için vazgeçilmez bir adam olduğunu kanıtladı . Bu konudaki şu iddiamı birkez daha belirtmeliyim ki Semih bu kadroda sürekli kalmalı ve sürekli 12 . adam olmalıdır . NBA de ki gibi bir ödül ( en iyi 6. adam ) verise idi futbolda da ve bunun üzerinde durulsa Semih konusuda bir polemik olmaktan çıkacaktır . Semih bu takıma daima lazımdır ve daima kadroda olmaıdır . Nezaman ve hangi şartlarda ondan faydalanılması gerekirse o da daima hazır olmalı ve görevini bugüne kadar olduğu gibi layığı ile yapmalıdır . Yılmadan , kırılmadan ve durumun böyle olduğunu kabul ederek. Birbaşka övgüyü Gökhan Gönül için yapmamak haksızlık olur . GB Oftaş'tan ŞL'de maçın adamı olmaya giden yolda ki bu başarı müthiş birşey , maçı seyrederken şimdi yorulacak bitecek diye düşündüğüm bu çocuk dün akşam tek kelime ile hatasız ve mükemmeldi . Yine daha hafta sonu canlı gözler ve kulaklarla şahit olduğum kendi sahamızdaki maçta yaptığı en küçük bir hatada tepki gösterilmeye hazır olunan ve bir türlü kabul edilemeyen Deniz Barış'ın müthiş oyunu ve mücadelesini de ayrıca alkışlamak lazım . Bu performasnlar sornrasında artık FB'li seyircinin de kendi evinde en azından Deniz'e hakettiği saygıyı göstermesi lazım . Kaleci Volkan'ın da dün akşam bir iki çıkmadığı yantop dışında kalede güvenli ve başrılı bir duruşu vardı , kendisini beğenmem ama dün akşam için tebrik etmeliyim .

Marco herzamanki görev adamlığı ve enerjisiyle oynadı bir efsane olmaya doğru gidiyor . Ali Bilgin ve Colin Kazım 'ın gençlikleri ve buldukları fırsatları daha iyi kullanmaları ve etkin olmalrı açısında biraz daha enerjik ve daha ısıran bir futbol sahaya yansıtmalarını bekliyorum . Yinede her ikiside kendilerinden bekleneni fazalsıyla yaptılar . Devid ve Vederson'un bu oyuncular yanında vasat kaldığını düşünüyorum . Bu vesile ile Zico ve tüm oyuncuları birkez daha kutlamak istiyorum .


Eksikler sorun değil .

Bu takımda Lugano - Deivid ve Alex ( ki rövanş maçında oynayacaktır ) eksikliğini de öne çıkarmaya geek yoktur ç. Alex'in olmaması herdaim önemli eksiklitir ama daha bu takımda oynamayan , Kezman , Appiah , Önder , Tümer gibi maç içinde çok etkin ve sonuça etki edecek eksikleri vardı bu takımın dün akşamda . Ayrıca genç Gökhan'ın oyunundan sonra genç Yasin'de Lugano'yu aratmayacaktır kanaatindeyim . Fenerbahçe herşeyiyle bir bütün olduğu müddetçe eksikler sorun teşkil etmeyecektir.


Fenerbahçe'nin bu özgüvenli hali ve futbolu devam ettikçe bizi herzaman gururlandıracağına inanıyorum . Sonuç ne olursa olsun ...





Bravo Fenerbahçe !





PSV : 0 FENERBAHÇE : 0





STAT: Philips


HAKEMLER: Howard Webb, Philip Sharp, Darren Cann (İngiltere)


PSV EINDHOVEN: Gomes , Kromkamp, Addo (Zonneveld dk. 58 ), Salcido, Marcellis , Bakkal (Aissati dk. 78), Simons , Perez , Mendez (Koevermans dk. 58 ), Lazovic , Farfan


FENERBAHÇE: Volkan Demirel , Gökhan, Lugano , Edu , Roberto Carlos , Deivid , Deniz , Mehmet Aurelio, Vederson , Alex (Ali Bilgin dk. 35 ), Semih (Colin Kazım dk. 72 )


KIRMIZI KART: Deivid (dk. 65) (Fenerbahçe)


SARI KARTLAR: Marcellis, Lazovic, Farfan (PSV Eindhoven), Mehmet Aurelio, Deniz, Lugano (Fenerbahçe)





İstatistikler



Home Away
0 Goals scored 0
3 Yellow card 3
0 Red card 1
0 Shots on goal 1
4 Shots wide 3
26 Fouls committed 17
3 Corners 3
1 Offsides 0
56% Ball. Poss. 44%




Şeref Solmazer
24 Ekim 2007

22 Ekim 2007 Pazartesi

Fenerbahce : 4 Konyaspor 1

Bu hafta özel dava ile Byfuss ile beraber maçı locadan izledik , doğrusu locadan maç seyretmek başka birşey , bana gerçekten maç seyir hissini verdirmiyor ama farklı bir konforu olduğu tartışmasız .

Herneyse bu hafta Fenerbahçe belkide egeçen sezondan buyana en rahat galibiyetini aldı , umarım bu artık bundan sonraki ligdeki kayıplarında sonu olur .

Maçın en dilenilecek adamı Roberto Carlos'du adam gerçekten bir yıldız ve nerede ne yapması gerektiğini çok iyi biliyor, takımın yeterli skoru alması sonucu durrağan oyuna dönüşen mücadelde seyircilerin ilgisini çeken yegane adam dı . Heleki ikinci yarı soldan iki adamın sağından atıp solundan geçişi ve yine faulle kesiklen bir 8-10 paslık atağın yarısında ismi olana dam olarak en dikkat çeken adamdı . En tuhaf anlarda yüzündeki gülümseme herşeyi bitiriyor .

Yeni oynayan Yasin ve Gökhan'ı da beğendim . Deivid erkenden PSV havasına girmiş gibiydi . Apiah uzun süre sonra sahaya dönerken seyircinin bu adamı nekadar çok sevdiği net olarak göründü . Bu FB için iyi bir gelişmeydi bence . Sonuçta rahat oynadık rahat kazandık . Umarız bu moral bizim için yarın akşamın bir provası olmuştur .
Semih'de bu takımda herzaman lazım ama ilk 11 değil. Bu adam bu işler için kalmalı . Böyle 12. adam nerede bulacaksın , sorunsuz sorunsuz sırasını bekliyor her geldiğinde de çalıyor .
Birde genç oyuncu İlhan Parlak'a da böyle maçlarda şans verilip denenmeli .

PSV maçınında çok zor olacağını hızlı ve atak oynayacak PSV karşısında son derece dikkatli olmammız gerektiğini düşünüyorum . Kendi liginde müthiş bir performansla oynadıklarınıda hatırlatalım .

Fenerbahçe 4 – 1 Konyaspor

Stat: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu
Hakemler: Yunus Yıldırım , Mustafa Emre Eyisoy , Alper Ulusoy
Fenerbahçe: Volkan Demirel , Gökhan , Yasin, Edu, Roberto Carlos, Deivid (Dk. 77 Ali ), Aurelio (Dk. 56 Appiah ), Deniz, Vederson, Alex (Dk. 64 Tümer ), Semih
Konyaspor: Özden, Erkan, El Saka, Ömer (Dk. 59 Burak), Caetano Da Silva , Sedat , Mustafa, Erman , Washington , Murat Hacıoğlu (Dk. 59 Sabin), Veysel (Dk. 72 Ghobashy)
Goller: Dk. 11 Washington (Konyaspor), Dk. 12 Semih, Dk. 22 Alex, Dk. 36 Vederson, Dk. 53 Edu (Fenerbahçe)
Sarı Kartlar: Dk. 68 Erman, Dk. 84 El Saka (Konyaspor), Dk. 85 Vederson (Fenerbahçe)

4 Ekim 2007 Perşembe

Şampiyonlar Ligi'de 4, 5 şiddetinde deprem

Özellikle dün akşam Ş.L alınan sonuçlar doğrusu hafif ölçekli bir deprem ya da şiddetini arttırarak gelecek büyük bir depremin acaba öncüsü mü anlayamadım . Ancak şu çok açık ki, bu lige giren her takım artık buradan birşeyler koparmak için canını dişine takıyor . Kimse ama hiç kimse kolay lokma değil .
Ligin ikinci maçlarından sonra dikkatimi çeken bazı noktalar
Gerest Liverpool'a gider mi ?
En dikkat çeken vehamet tanıdık bir grupta yaşanıyor ve bu kritik duruma yakında şahitlik edeceğiz ya köstek ya da destek olarak . Evet Liverpool dün akşam Marsilya'ya yenildi evinde . Gerets sanırım bu gidişle kariyerini İngilterede sürdürebilir . Benitez'in belalısı oldu ...
Beşiktaş'a yazık oldu
Beşiktaş kronik Türk futbolu sıkıntısı yaşıyor ve ayrıca da Ş.L tecrübe eksikliği . İlk maçında Fransa'da kaleci ve defans o hatayı yapmasa o maç sabaha kadar berabere bitecekken mağlup olundu . Yine dün akşam yüzüp kuyruğuna gelen puanı yine aynı benzer sebeplerle ve konsantrrasyonu maç sonuna kadar taşıyayamama eksikliğiyle kaybetti . Liverpool ile kadar maçlarına çıkacaklar , hem de Liverpool için !
Fransızların tersi dönmüş
Lyon birbaşka önemli çöküşün ve depremin kurbanı 2 maç sonunda SIFIR puan ile grup sonunculuğuna demir attı . Fransızlar hiç beklenmedik bir sürprizi yaşıyorlar doğrusu . Lyon sıfır puanda boş geçerken turları , Marsilyanın boşu yok 6 puan topladı .
İtalyanlar idare ediyor
İnter , Fener sendromundan Psv karşısında kurtuldu ama , Roma geçen yılki 7'yi pek üstünden atamadığını gösterdi ve belallıları Rooney döner dönmez canlarını yaktı yine. Milan'da Rangers'a yenildi.
İskoçlar çıkışta
Rangers Lyon'u 3-0 , Celtic'de Milan'ı 2-1'le geçerek bence bu turun en sanasasyonel ülkesi oldular .
Almanlar lige veda eder gibi .
Bremen'de Stutgart'da henüz puan dahi alamadılar . Kovaçeviç Olympiakos'da dün akşam parlıyordu.
Lucescu İstikrarı
Allah bilir kendisini sevmem ama Lucescu ve S.Doneks bu lige son yıllarda sürekli katılmasnın ve istikrarın sonuçlarını bu yıl alacaklar gibi . Çıkıp FB ile işleşmelerini çok isterdim ama zor tabii..
Güzel Goller
Marsilya'nın Lazio'nun ve Deivid'in gollerini çok beğendim .
Şeref Solmazer 4 Ekim 2007

Maç sonuçları ve puan durumları

Match day 2 - 03 October 2007 Group
A
Liverpool 0-1 Marseille
Beşiktaş 0-1 Porto

B
Valencia 1-2 Chelsea
Rosenborg 0-2 Schalke

C
Lazio 2-2 Real Madrid
Bremen 1-3 Olympiacos

D
Celtic 2-1 Milan
Benfica 0-1 Shakhtar

Matchday 2 - 02 October 2007
E
Lyon 0-3 Rangers
Stuttgart 0-2 Barcelona

F
Man. United 1-0 Roma
Dynamo Kyiv 1-2 Sporting

G
CSKA Moskva 2-2 Fenerbahçe
Internazionale 2-0 PSV

H
Steaua 0-1 Arsenal
Sevilla 4-2 Slavia

Group A
Pld Pts
OM 2 6
POR2 4
LIV 2 1
BJK 2 0

Group C
OLY 2 4
RM 2 4
LAZ 2 2
BRM 2 0

Group E
BAR 2 6
RGR 2 6
STU 2 0
LYO 2 0

Group G
FEN 2 4
INT 2 3
PSV 2 3
CSK 2 1

Group B
CHL 2 4
VAL 2 3
SCH 2 3
RBK 2 1

Group D
SHK 2 6
CEL 2 3
MIL 2 3
BEN 2 0

Group F
MU 2 6
ROM 2 3
SCP 2 3
DKV 2 0

Bir Yanım Arsenal , diğer yanım Fenerbahçe ( Zor bir kıyaslama )

Şampiyonlar Ligini izlerken dikkatimi birşey çekti şöyle bir bakayım dedim , aşağıda bir takım var , o takımın son maçı kadrosu ve o kadrounun yaş ortalaması ve onun ötesinde bu oyuncuların tek tek isim olarak okunması ve okunmadan sonra size ne çağrıştırdıkları …. Şöyle isimleri okuyun sonra gözlerinizi kapatın kaçtanesini hatırlayacaksınız ve size ne ifade edecek , o ifade edenlerden kaçı size bir futbol yıldızı bir star olarak fikir oluşturacak acaba ? Ben söyleyeyim kendi adıma 3 oyuncu önce çııyor diğerleri pek değil , Van Persie , Fabregas ve Adebayor … Bu takım gördüğünüz gibi Arsenal , yaş ortalaması 22-23 civarında , şu anda Manu önünde bir maç eksiğiyle 2 puan farkla dünyanın en popüler liginde lider … Hocaları 15 yıldır takımın başında ve bir yetenek avcısı ( daha doğrusu yeteneklerden yıldız yapma ustası ) , Zamanında Japonya’da hocalık yaparken hiç beklenmedik sürpriz bir kararla gelmiş İngiltereye hemde bir fransız olarak ( kıyas yapılanla bir benzerlik var burada azda olsa) …. Topçular' dan sonra bu senenin en büyük diğer şampiyonluk adayı MANU’nun durumunun da pek farkı yok Arsenal’den …

Hemen altında da bizim takımımız ve son Ş.L maç kadrosu ve yaş ortlaması var , 26,8 ile .

Bu basit tablo aslında gerçekten derin bir mana içeriyor bizim içinde . Tonlarca koplekslerimiz ve çok bilmişliğimize(!) rağmen , birtürlü oturtamadığımız , kişilik kazandırmadığımız , ya da ilerlesek bile , kültürümüzün en polüler (!) ikonlarından biri olan Mehterhan gibi 2 iler 1 geri gittiğimiz için oluşturmadığımız Futbol kültürümüzün eksikliklerinden birini bize gösteriyor .
Aynı zamanda dünyada değişen ve gelişen futbolun yönünü konusunda da ipuçları veriyor . Arsenal kadrosunda kaleci hariç 20’li yaşların ikinci yarısında 2 oyuncu yer alıyor , yani bizim tabirimize göre çömezlerden ( hatta çoluk çocuktan ) oluşmuş bir kadro , hatta isimsiz , kim oldukları meçhul ve yine bizim kriterlerimize göre , böyle önemli kulvarlar ( Türkiye ligi ve şampiyonlar ligi vs.) için asla başarılı olma şansına sahip olmayan , tecrübesiz , seyirci baskısı , basın, medya ve büyük şehirin sosyal yaşamını vb. kaldıramayacak çocuklar bunlar . Ama gelin görün ki bu çocuklar , şu anda P.L’de lider , Ş.L galibiyetler alıyorlar .

Şöyle düşünüyorum ,şu kadroyu alın ve getirin Türkiye ligine verin bir teknik direktörün eline ve oynatın , şampiyonluğa oynayamaz . Her hafta basında ve tüm medya kanallarında adamların ne yaşı, ne başı, ne çömezlikleri, ne kabiliyetsizlikleri, ne aile yaşamları, ne kız arkadaşları, ne de gün yüzüne çıkmamış şeyleri kalır , en çokta bunlarla takım oluşturan yönetim beceriksizlikle , saçmalamakla , bunları oynatan hoca maceraperstlikle, akılsızlıkla, futbolu bilmemekle vs eleştirilir en hafifinden ( İlginç olanı da bunları eleştirenlerin en gencinin sanrım 50'li yaşlarını geçmiş ve hatta kimilerinin bunama yaşına yaklaşmış yorumcularla yapılıyor ve Türkiyemin güzel , sporsever(!) meşhur (!) genç nufusununda bunları ağzı açık dinliyor olması ve başını emme basma tulumba gibi , tıpkı büyürken öğrendiği o malum yarışmadaki gibi sallıyor olmasıdır. ) … Ama Arsenal hem P.L belki de Ş.L ‘de çok yukarılara gidecek hatta giderken onlarla karşılaşmamak için dua bile edeceğiz , enteresan bir trip !

Birde bu ülkenin en iyi takımı FB ‘ye bakalım , bugünkü yönetim ve Zico’ya çok fazla suçlamak istemeden yazmak istiyorum , bu bir ülkenin ve mentalitenin sorunu olduğunun altını çizerek . Ve bazı örneklerle … Mesela ; 2003 Konfederasyon Kupasında 20’li yaşlarda çocuklar altyaş gruplarından terfi ettikleri ulusal takımla dünyanın gözünü boyadılar , bu çoğu genç adam FB kadrosunda yer buldu . Tuncay hariç diğerlerine güvenilmedi , şans tanınmadı ve en küçük hataları hiç affedilmeyerek müzmin yedeklik ötesine geçememeleri itina ( !) ile sağlandı . ( Servet – Selçuk, Kemal vb.) . Bugün İspanyol futbolunun en büyük yıldızı Fernando Torres in alt yaşgruplarında Avrupa şampiyonluğundan (17 Yaş olabilir) Olcan Adın ile birlikte turnuvanın en iyi oyuncusu seçildiklerini biliyormusunuz , bugün biri Liverpool’da diğeri yıllardır FB kadrosunda ve şans bulamadığı için şimdi ikinci ligde Karşıyaka kadrosunda . France Football son sayısında şu anda FB kadrosunda yer alan Forvet İlhan Parlak’ı Avrupa’nın gelecek vaad eden en iyi forvet oyuncuları arasında sayıyor ve çok yönlü bir forvet olduğundan bahsediyor . Bu arada FB Kezman krizini yaşarken , müzmin (!) genç Semih’e hiç güvenmezken , İlhan akıllara bile gelmiyor . Zico’nun gelse bile onu oynatmaya kalksa bu ülkede bunu kaldırabilecek birtek insanın bile olduğuna inanmıyorum . Ben bile (!) . İşte budur bizim durumumuz ile İngiltere ve Arsenal arasında ki aklıma takılan farklar vs.

Fenerbahçe kadrosundan bazı isimler ve yaşlarına bir kez daha dikkat çekelim ve kaçının ne kadar süre alıp oynadığını ... Arsenal, Manu vb takımlarıda unutmadan …

Kaleci : Volkan Babacan (19 yaş) / Defans: Gökhan (22 yaş) , Can Arat (23) , Yasin ( 22 ) , Uğur (25) / Orta Saha: Kazım (21) ,Gürhan ( 20) , ... /Forvet : İlhan ( 20 ) , Semih ( 24)
( İBB’deki Kiralık Kerim ve Karşıyaka ‘da kiralik Olcan’ı da sayarsak 25 yaş altı 11 oyuncu yer alıyor kadroda )

Kaçı bu takımın temel taşlarından biri muamelesi görüyor ? Şimdi Arsenal kadrosuna bir daha bakın . Ve sorunun nerede olduğu ve çözümün bize nekadar uzak olduğunu birdaha düşünün .

Bazı benzerlikleride yakalamak aslında ilerisi için umut da verebiliyor tabii . Örneğin kadroda genç oyuncu sayısı hiç fena değil , yabancılar hoca ile aynı ülkeden , aynı dili konuşuyorlar , aynı ekolden .

Arsenal'in son Ş.L maçı kadrosu ( Stau Bükreş Maçı )
(*) Yanlarında yazan rakamlar oyuncuların yaşlarıdır .

Manuel Almunia 30 - Emmanuel Eboue 24 - Gilberto 26 - Kolo Toure 26 - Philippe Senderos 22 - Gael Clichy 22 - Bacary Sagna 24 - Cesc Fabregas 20 - Mathieu Flamini 23 - Alexander Hleb 26 - Robin Van Persie 24 - Emmanuel Adebayor 23 YEDEKLER : Lukasz Fabianski 22 (Kaleci ) - Lassana Diarra 22 - Abou Diaby 21 - Denilson 19 - Theo Walcott 18 - Nicklas Bendtner 19

( Bu kadronun tek İngiliz oyuncusu da Walcott ) , Wenger Fransız ve kadronun çogu Fransız .

Yaş ortalaması : 22, 8

Fenerbahçe ( CSKA Maçı) Kadrosu

Volkan 26 - Lugano, 27 - Roberto Carlos, 34 - Vederson 26 - (Yasin), 22 - Aurelio, 30 - Önder 26 - Gökhan, 22 - Alex, 30 - Kezman 28 - Deniz 30 - Collin Kazım, 21 - Edu, 26 -
Deivid. 28
( Kadroda 6'sı Brezilya'lı 7 Güney Amerikalı oyuncu var , tıpkı T.D. Zico gibi )

Yaş Ortalaması : 26,8

Şeref Solmazer - 4 Ekim 2007

3 Ekim 2007 Çarşamba

Fenerbahçe CSKA Moskova'da hakettiğini aldı

Grupta Lider

Şampiyonlar liginin ikinci maçında FB yine rakibine teslim olmadı ve büyük kişisel hatalardan ( Edu ) kaynaklanan gollerle mağlup duruma düşmesine rağmen rakibine kurduğu müthiş baskının sonucunu 85. dakikada Deivid'in muhteşem golüyle beraberliği fazlasıyla hakkederek kazandı ve grubunda 2. maçlar sonunda liderliğe yerleşti .
Zico'nun sihiri
Özellikle geçen sezondan buyana gösterilen Avrupa'da ki istikrarlı , mücadeleci, teslim olmayan ve de en önemlisi kaybetmeyen ( Zico ile oynanan 16 maç , 8 galibiyet, 5 beraberlik, 3 mağlubiyet ) , keybetmemek için direnen , mağlup duruma düşse de ardından toparlanmak gibi , çok önemli bir özelliği karekterine yansıtan bir takım olma yolunda ilerliyor . Dün akşam da bunun önemli sonuçları ve göstergelerinden biriydi oynanan CSKA maçı ...
Akıllı oyun ve istikrarı
İnter maçında oynan oyun sonrası herkes bunun devamı konusunda emin olamıyordu . Ancak akşam gördük ki FB bu istikrarlı oyununu sürdürmek için elinden geleni yapıyor ve yapmaya da devam edecek . Böyle önemli ve yıllardır hasreti çekilen bir organizasyonda , son derece etkili , akıllı ve dengeli oynuyor , en önemliside kazanıyor ... İnter maçının pskolojik etkisi ve güveniyle , gerek Bursa gerekse de Ankaragücü maçlarında devam eden dirençli ve etkili oyun CSKA 'da sonuçlarını verdi. Fenerbahçe ve Zico performanslarını ve etkilerini önemli ölçüde arttırdılar ve umarım buna devam da edecekler. Zico takımını bence çok iyi yönetmeye başladı ki birkaç hafta önce nasıl eleştirdiğimizi de unutmayalım . Kompleksiz ve büyük bir futbol geçmişi olan , futbolu bilmemesine imkan olmayan , UEFA elit antrenörler toplantısına çağrılan , UEFA başkanı Platini ile bir "kanka" tavrı ve edasıyla dostane ilişkisini tüm kamuoyu önünde kanıtlayan bir futbol adamının zaten etkisiz olması ya da olmadığı da çok muallak bir eleştiri olarak sanırım tozlu raflarda yer alacaktır. Kısacası son performansları , gelişmeleri Zico'nun önemini uluslararası düzeyde arttırmaya başlamış gibi görünmektedir ve bu takımımız içinde önemli bir gelişmedir . UEFA başkanıyla penaltı atışı yapan bir adamın takımına sanırım hakeminden basınına tüm Avrupa daha dikkatle ve özenle yaklaşacaktır .
Dün akşama gelirsek
Fenerbahçe dikkatli oyununun karşılığında kapılan bir topun ceza sahasında yarattığı karambolde Alex'in kafasıyla bulduğu bir rakip savunma hatası golü ile harika bir başlangıç yaptı maça , ve sonrasında alan daraltarak ve rakibe sürekli basarak ama sahasınada çekilerek skoru koruma ve kontrollü oyunu tercih etti. Bu esnada da etkili kontraatlaklar bulamadı ( Kezman faktörü ) . CSKA'da FB 'yi yenebilecek bir oyun oynamıyor doğrusu Fener bu imkanı pek vermiyordu . Deniz'in kaptırdığı birkaç pozisyon 'da Wagner Love ve Jo ile caza sahası dışında bulunan pozsiyonlar ve sahanın en iyilerinden sağ kanattaki Krasnic dışında etkili oyuncuları yoktu . İlk yarı istediğimiz gibi bitti . İkinci yarı futbolun cilvelerinden ve derslerinden biri ile başladı . İlkyarının ve defansın başarılarından Edu hem kendini kemde FB 2 dk içinde 2 kez yakarak skorun 2-1 e gelmesine neden oldu . Doğrusu şu ki artık Brezilya ve FB ile Ş.L oynayan bir oyuncunun bu kritik karar anlarında bu hataları yapma hakkının bulunmadığıdır , topu kaleciye değil taça atmalı , riske girmemeli , en önemlisi bir büyük hata sonrası dağılıp saçma bir penaltıya hiç sebep vermemesi gerekir . Dolayısıyla Edu Drecana iyi bir futbolcu gibi görünse de takımın gerçek lideri Carlos abisini çok daha dikkatli izlemeli ve ondan daha çook dersler almalıdır . Böyle hataların hiç affedilmdiği bir yerdir Ş.L. ( Bazı dersleri alma konusunda daha fazla çalışmamız gerekliliğinin de birkez daha altını çizdi . Geçen yılkı AZ maçı gibi skoru korumada başarısızlık ve basit goller yememeye çalışmak gibi.)
Doğrusunu söylemek gerekirse , çok canımızı sıkan bu gelişme sonrası , belkide bize FB'ninde Avrupa'da geliştiğini gösterdi . Bu golden sonra FB ayağa kalktı zaten tüm umutlarını Wagner Love'un kişisel becerisine ve Krasiç'in etkisine bırakan CSKA bu 2 dakikada ummadığı bir maden bulduğu için durumdan memnundu . Memnun olmayan FB'nin şahlanması gerekiyordu ve ilk yarıda golden sonra hucumu düşünüp skoru rahatlatmaya gitmeyen takım birden rakip kaleyi dövmeye başladı .( Deniz , Vederson, Devid, Lugano , Kezman , Alex ile kaleyi yokladık ) . Israrla yapılan baskı ve köşe vuruşları yakın ve uzak mesafeden kaleciyi bunaltan bu baskı 85. dakikada Deivid'im muhteşem goller serisine dönüşmesini arzuladığımız golüyle nihayetlenirken herkese derin nefes aldırdı. Doğrusu takımın , rakibi bunaltabilen ve baskı yaratabilen o oyununu görünce umutvar olmamak mümkün değildi .
Zico'ya ne oldu sizce (!) ?
Bu arada Zico'nun ( Kallivari ki T.D hamleleri gibi ki alınan sonuçla parallelik taşıdığı için ) bugünekadar en çok eleştirilen yönü , yani oyunu okuma ve müdahale konusuna çomak sokarcasına yaptığı müdahaleler takımın baskıyı bunaltıya dönüştürmesini sağladı . Oyundan Edu, Lugano ve Deniz'i çıkarıp , Yasin ve Gökhan gibi genç ve tecrübesiz oyuncularla risk alması ve Kazım'la forvette çoğalması , muhteşem hamlelerdi .Ancak en muhteşem hamle Roberto Carlos'un başka dünyalara ait olduğu her halinde belli olan oyunu ve oyunculuğunun takım üzerinde yarattığı olumlu , rakipler karşısında yarattığı olumsuz etkinin sahaya yansıtılmasıydı. Carlos bu son dönemde orta sahanın ortasını ve sol kanadı dolayısıyla takımın neredeyse tamamını Alex ile beraber muhteşem yönetti . Alex'in de oyun içinde kaptanlığını performansıyla pekiştirdiğini görmek , sürekli arkadaşlarını rakibe önde bazmaları konusundaki uyarılarını görmek umutlarımızı geleceğe taşıyan önemli göstergelerdi .
Şut atma lideri
Fenerbahçe dün akşam rakipleri şut bombardumanına turmaya devam etti , bu önemli istatistiğe dikkat etmek gerek . İnter maçında kaleye atılan 20 şu dün akşam 23 şuta çıktı . Bu 23 şutun 8'i kaleyi bulurken 2 gol oluyordu . Belkide ŞL'de kaleye en çok şut atan takımların başında geleceğiz bu turdan sonra . Çok önemli bir özellik bence bu .
Yıldız alacaksan gökyüzünden alacaksın
Birde şu gerçeği görmek lazım . Bir transfer yapacaksan artık Roberto Carlos gibi bir oyuncu alınması gerekliliğinin tescili yapılmıştır . Bu muhteşem adam gecen yılkı takıma bu yıl yapılan tek montajdı aslında . Gerçek bir yıldızın gerçek bir tecrübenin ve güvenin bir takıma neler kattığının hermaçta ayrı ayrı kanıtlıyor . İşte gerçek YILDIZ transfer böyle olur bravo ve teşekkürler sana küçük dev adam ROBERTO CARLOS .
Wagner Love ve Kezman yer değiştirse
CSKA'lı Wagner Love ve Krasic'i FB'nin transfer komitesinin dikkate almasını öneririm . Wagner ve Kezman dün akşamki performasları ile yer değiştirselerdi fark daha net ortaya çıkardı sanırım.
İnter - PSV maçı İnter'in bulduğu iki kolay gol ( 2-0 ) ve eksik kalmasından sonra PSV'nin oyunu zaman zaman rakip sahaya yıkması ve baskı kurmaya çalışmasına döndü . Ama bunda birkaç duran top dışında etki sağlayamadı . Yinede önümüzdeki maçlarda rakip olacak PSV çok dikkate çeken yıldız oyuncu takımı olmamasına rağmen ekol futbolu ve genç ve dinamik kadrosuyla kendi evinde FB üzerine geldiğinde uzun forvetleri Lakoviç ve Kovermans ile tehlike yaratabilriler . FB 'nin istikarlı ve dengeli oyunu ile onlara geniş alan bırakmayacağını varsayarsak ve özellikle bir kaçmaçtır süren deplasmanda erken gol bulma şansınıda yakalarsak rakibi bozacağımızı ve galibiyet alabileceğimizi düşünüyorum , ancak ardarda hatalar ve rakip forvetlere ceza sahası içinde vuruş şansı tanımamız lazım . Birde PSV'de önemli oyuncu Farfan'ı hiç iyi bulmadım bu iyi , ayrıca bu takımdan 5 oyuncunun önceki PSV maçlarından tecrübesi var buda önemli bir şans olmalı bizim için .
Bekleyip görelim , umutvar havamız bizi gülümsetiyor bugünlerde ...

Şeref Solmazer
3 Ekim 2007
------------------------------------------------------------------

CSKA : 2 FENERBAHÇE : 2

STAT: Lokomotiv

HAKEMLER: Knut Kircher , Kai Voss , Thorsten Schiffner (Almanya)

CSKA MOSKOVA: Mandrykin , Vasili Berezutski, Ignashevich, Aleksei Berezutski , Semberas , Rahimic x, Krasic , Dudu (Aldonin dk. 90 ), Zhirkov , Vagner Love , Jo

FENERBAHÇE: Volkan Demirel , Önder , Lugano (Gökhan dk. 77 ), Edu (Yasin dk. 72 ), Roberto Carlos , Deivid, Aurelio, Deniz (Colin Kazım dk. 72 ), Vederson, Alex, Kezman

GOLLER: Alex (dk. 9), Krasic (dk. 49), Love (dk. 53 pen.), Deivid (dk. 85)

SARI KARTLAR: Krasic, Zhirkov (CSKA Moskova), Edu, Lugano (Fenerbahçe)


2 Ekim 2007 Salı

Fenerbahçe Tarihinde Bir Milat

BU sabah bazı FB li arkadaşlarıma şöyle söyledim: Bugün kulüp tarihinde bir milat yaşanacak..



FB bu maça çıkarken sanıyorum iki beraberlik almıştı şampiyonlar liginde. 25 maçta 2 beraberlik...Biri Rapid deplasmanında biri de içerde Schalke maçı...En anlamlı beraberlik ise yaklaşık 2.5 saat önce alındı..



Genellikle 2. maçlar bittiğinde lider olmuyoruz.. O nedenle bir süre tadını çıkarmakta fayda var.. Bir tesadüfün daha ötesinde ancak bu durum..FB sanıyorum makus Avrupa talihini kırdı..



Edunun 5 dk lık saçmalaması olmasa bugün 6 puanlı bir takım olarak yolun yarısını aşmış olabilirdik bile.. Ancak ikinci yarının hemen başında birkaç sene öncesinin UEFA Şampiyonundan iki gol yedikten sonra görülen toparlanma bile başlı başına bir FB geleneği kırılmasıdır.



Bu sene bu tarihi fırsatın kaçacağını sanmıyorum..Fb herşeyden önce yenilmeyen bir takıma doğru gidiyor.. Alkmaar a yenilmeden eleniyor... İnteri sahasında yeniyor.. CSKA kendi sahasında FB yi yenemiyor.. Bu işin özü zaten yenilmemek herşeyden önce..

Peki Şampiyonlar Ligindeki bu umulanın ötesi performansın altında yatan nedenler ne acaba?

Bir defa arada bir savrulmalar yaşamış olsa da 2003 öncesi döneme göre çok ileri düzeyde kurulan yönetsel istikrarı belirtmekte fayda var.. Takımdaki oyuncuların elle tutulur sayıdaki bir bölümü uzun süreden beri kadrodalar.. Alexin 4. Appi nin 3. Deniz' in 4. Marco' nun 5., keza Kemal ve Selçuk' un da..

Bir diğer neden, her ne kadar umulduğu kadar iyi yabancılarımız olmasa da yabancı oyuncuların hepsi üst düzey profesyoneller. Örneğin şu an için en çok eleştirilen iki oyuncu için konuşalım Edu ve Kezman.. oyunlarına belki laf söyleyebiliriz ama profesyonelliklerine asla..

Ve tabi en önemli neden 5. kez bu lige katılan takımın, bu 5 katılımından 3 ünü son 5 yılda yaşamış olması.. Sürekli ve peşpeşe katılımın önemini bir kere daha gördük bence..

Özellikle savunmadayken izlemek gerekir bu takımı. FB henüz tam olarak oturtamasada üst düzey bir savunma anlayışına doğru gidiyor. Beklenmedik top kayıpları olmasa, hücumda da daha etkili bir takım olacak.. İşte burda da oyuncu kalitesi devreye giriyor. FB bu sürekliliği devam ettirebilirse, oyuncu kalitesini de her yıl üzerine koyarak arttırabilir. Ve kısa bir süre içinde torba 3 ve torba 2' yi görebilir.

Son olarak, işin teknik tarafı bir tarafa, çoğu zaman hiç çirkinleşmeyen, işini yapan, ağırbaşlı bir takımı izliyor olmanın, ve de Zico gibi bir erdemi kulübede görmenin keyfini da yaşamak gerekiyor. Zico yu teknik taktik çok kişi eleştirebilir ama, iş insanlık değerlerine geldiğinde sanıyorum kimse birşey söyleyemez.

İki güzel şampiyonlar ligi maçı için... Teşekkürler Fenerbahçe..






Serhat

1 Ekim 2007 Pazartesi

7. Hafta 'da Fenerbahçe ve Diğerleri

Etkili oyun sonuç veriyor : Fenerbahçe ligde haftalar süren beraberliklere iyi ve etkili bir oyunla Ankaragücü karşısında son verdi ve CSKA maçı öncesi taraftara umut verdi . Maçın sonlarında ekrana yansıyan kaleyi bulan şu oranında yine 15-16 civarı bir rakam hatırlıyorum . Kezman'ın ve Devid'in yakın mesafeden kaçırdıkları %100 lük goller, yine Vederson ve Alex'le kaçan goller verilmeyen kesin 2 tartışılacak 1 penaltı düşünülecek olursa 2 golün dışında gol olabilecek neredeyse 10 pozisyondan bahsediyor . Bu istastik lig için fazlasıyla yeterlidir . Fenerbahçe böyle oynadığı ve bu etkinliği gösterdiği müddetçe şampiyonluk yolculuğunda en güçlü takım olur. Ancak burada önemli olan, duygusal bir camia olan bu yerde, ters ve olağandışı bir gelişmede konsantrasyon ve motivasyonu kaybetmemek olmalıdır . Mesela Ş.L 'nde alınacak bir mağlubiyet ya da galibiyet gibi ... Unutulmamalı Avrupa'da başarılı olmak hedefi için önce ligde başarı şarttır.
Bir notta Kezman için ; tamam güçsüz ve motivasyonunu kaybetmiş ve etkisiz ama buna FB'nin bir çare üretmesi lazım, sonuçta devre arasına kadar bu adamla oynamak zorundayız ve önümüzde zorlu bir periyod var . Zaten yabancı kontenjanından Appiah sezon başından buyana yokken birde Kezman'ı heba etmek olmaz , burada doğrusu görev Zico ve yönetime düşüyor ; elemanın taraftar ve basının kucağına bırakırsanız , bu memlekette adama futbolu bıraktırırlar !!! ( Bknz: Ortega, Symkoviak vb .)
Verilen ve verilmeyen penaltılar , basın taraftar ve yöneticilerin olaya duyarlılığı (!) :
Hani komplo var demiyorum ama gözlerimle gördüğüm şeylerde insanın canını sıkımıyor değil . Öncelikle şunu söyleyelim iki seyircisiz maçta hakemlerin en az baskı altında olacakları , en hatasız maç yönetecekleri maçta verilen ve verilmeyen penaltılar maçların kaderine etki etti . İlki GS- BJK maçındaki her iki GS golünde de çok önemli hakem hataları var , Arda çok başarılı bir şekilde Selçuk Dereli'yi kandırıyor . Trabzon Konya maçının son dakikası , Konya kornerinde Erdinç rakip forveti aleni bir şekilde formasından çekip deviriyor , hakem uyuyor (!) , bu arada Trabzon 1-0 galip . Fenerbahçe - Ankaragücü maçında Alex'in topuna elle müdahale ve Kezman'ın korner atışında güreşçi nidasıyla yere indirilmesi tartışmasız penaltı , Carlos'un çizgi üzerinde düşürülmesi tartışmalı yani 3 poziyon , peki ya kaç penaltı : Hiç !
Tamam tamam komplo yok ama hakemlerde bukadar çok hata yapmasın . Nonda 3 maçta 3 gol attı ( ikisi penaltıdan ) . Şunu lütfen empati yaparak düşünmeye çalışın Derbi'de GS yerine FB BJK ya da GS'ın bu gollerle yenseydi , gerek yorumlarda gerek genel yaklaşımda TV ve Yorumcuların ya da gazetelerin bugün neler yazacağı , rakip yönetici, oyuncu ve Td'lerin neler haykıracağı bir tahmin edin bakalım . Hangisi doğru, tabiki sağduyulu olanı ve hakemlerinde hata yapabileceği olanı ama istikar ve tutarlılık be kardeşim ,lütfen yani , işinize gelince hakem hatası iyi - kötü futbol dengesi , işinize gelince tüm tahrik ve saldırılılara komplo teorileri .
Fenerbahçe , Beşiktaş, GS ve K.Erciyes'e Avrupa'da başarılar dileriz .
Tahminlerim : Fenerbahçe yenilmeyecek , Beşiktaş'ın işi çok zor, puan şansı görmüyorum , GS'ın kazanması lazım ve kazanır , Erciyes ne yapsa yeridir , Madrid zayıf bir kadro ile çıkabilir belki Erciyes bir beraberlik çıkarabilir .

HAFTANIN MAÇI - Fenerbahçe : 2 Ankaragücü : 0

STAT: Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu
HAKEMLER: Aytekin Durmaz , Selçuk Kaya , Serkan Gençerler
FENERBAHÇE: Volkan Demirel, Önder, Edu, Lugano , Roberto Carlos , Deivid (Selçuk dk. 90+3), Aurelio , Deniz , Vederson , Alex (Ali Bilgin dk. 76 ), Kezman (Colin Kazım dk. 76 )
ANKARAGÜCÜ: Serkan , Yasin Çelik , Emre , Da Silva , İlkem , Mustafa Özkan (Murat Erdoğan dk. 72), İbrahim Ege (Augustine dk. 86), Cem Can , Murat Duruer , Alper , Ahmet Dursun (Jaba dk. 53 )
GOLLER: Aurelio (dk. 35), Ali Bilgin (dk. 90+1)
SARI KARTLAR: Kezman, Lugano (Fenerbahçe), Da Silva, Emre (Ankaragücü)


Şeref Solmazer
1 Ekim 2007