24 Aralık 2007 Pazartesi

Dön Artık Trabzon

Çocukluğumuzun ve gençlik yıllarımızın en korkulu deplasmanı idi Trabzonspor. Şampiyonlar diyarına girdiğinden beri, TS ve FB çekişmesi, diğer iki bizanslı ile olan çekişmeden daha farklı bir yere oturtmuştur kendini. TS nin şampiyonluğa oynadığı yılların büyük bölümünde FB ile çekişmesi, ve son olarak 96 yılındaki öldürücü darbenin yine FB' den gelmesi bu iki takım arasındaki maçların GS ve BJK nin TS ile oynadığı maçlara göre daha kritik olmasına neden olmuştur.

Hafızamdaki ilk TS maçı, Dobi Hasan' ın 90. dk attığı golle TS nin kazanmış olduğu maçtır. Ankarada idim ve maçı TV den izlemiştim. En sevdiğim spikerlerden olan Doğan Yıldız' dı spiker.. Bu spiker konusunu da bir ara girmek lazım.. Ama şimdi dağıtmayalı konuyu. Maçı ve şampiyonluğu o gol ile kaybetmiştik belki de..

Yine Ankarada TS ile oynadığımız ve İlyas' ın penaltıdan attığı gol ile kazandığımız 1-0 lık cumhurbaşkanlığı kupası maçını da tribünden izlemiştim..

Cumartesi günü oynanan maçtan çok keyif aldım. Ancak birşeyin birkez daha farkına vardım. Sanıyorum bir renk olarak TS futbol tarihimizdeki yerini bırakmak üzere..

Yanlış anlaşılmasın. Şampiyonluk ile ölçmüyorum. Ancak o korkulu TS maçlarının artık herhangi bir lig maçı kolaylığına dönüşmesi benim takıntım.. Evet 3-2 yendi FB ama, bu yeterli olmayan oyun ile 3-2 kazanması, bütün FB lilerdeki o rahatlık buna karşılık TS nin en motive olmuş hali ile oynuyor görüntüsü.. Buna rağmen sabaha kadar oynansa FB nin galip geleceği bir maç.. 7 yıldır TS FB yi yenemiyor... Rıdvanlı yıllarda TS korkulu bir deplasmandı.. İskenderi, Soneri, Hamisi, Büyük Orhanı ile yenik başladığımız maçlardı TS deplasmanları.. Artık kazanılması gereken bir deplasmana dönüşmüş durumda..

Umarım ligimizin devrimcisi takım eski görkemli günlerine döner Ersun Yanal ile..

Maça gelecek olursak.. Kadıköydeki maçlarımız içinde en kötüsü idi takım savunması olarak.. Kişisel hatalardan pozisyon verdiğimiz BJK maçı bile bu anlamda daha iyiydi.. Ancak bunun yanında da ne kadar "kazanan" bir takım hüviyetine sahip olduğunu da gösterdi. TS nin orta alanı çabuk geçtiği anlar sürekli sıkıntı yarattı doğal olarak.. Hele ki Yattara ve Gökdeniz etkili olunca maçtan bir türlü kopamadık.. Yine de daha takım görüntüsü veren FB idi ve maçı da TS nin yapısal zaaflarını kullanarak aldı..

4. hafta sonunda 7 puan kaybetmiş bir takım için çok iyi bir geri dönüş ile ligi lider ile aynı puanda ikinci sırada tamamladık. Şampiyonlar Ligindeki üstün performans da göz önünde bulundurulursa, gayet iyi bir ilk yarı geçirildi denilebilir. Bu sonucun oluşmasında en büyük payı elbette Zico' nun..

Şampiyonlar Liginde Sevilla ile eşleşmenin, Barcelona ya da Milan ile eşleşmekten farklı olmadığını düşünüyorum. Bu turda en şanslı kura Porto olurdu bence ki o da çok az bir fark yaratırdı. Avrupa macerasında bence bu sene itibari ile hedefe ulaşılmıştır. Bundan sonrası bu kadro ile ekstra olur. Ancak elensek bile içerde mutlaka galip gelmeli, ve kolay lokma olmadığımızı göstermeliyiz diye düşünüyorum.

Serhat


Fenerbahçe :3 Trabzonspor :2
STAT: Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu
HAKEMLER: Bülent Yıldırım , Cemal Gemici , Erdinç Sezertam
FENERBAHÇE: Volkan Demirel , Gökhan , Önder , Yasin , Roberto Carlos , Deivid , Selçuk , Mehmet Aurelio , Uğur (Vederson dk. 76 ), Alex (Ali Bilgin dk. 45+1 ), Semih
TRABZONSPOR: Ahmet , Serkan , Erdinç (Tayfun dk. 84 ), Çağdaş , Mustafa (Adnan dk. 72 ), Hüseyin , Ayman , Ceyhun (Ergin dk. 81 ), Yattara , Gökdeniz , Umut
GOLLER: Deivid (dk. 4), Semih (dk. 17), Alex (dk. 33) (Fenerbahçe), Ceyhun (dk. 21 ve 34) (Trabzonspor)
SARI KARTLAR: Hüseyin, Ayman, Serkan, Erdinç, Çağdaş (Trabzonspor), Mehmet Aurelio, Deivid, Selçuk, Volkan Demirel, Roberto Carlos (Fenerbahçe)

18 Aralık 2007 Salı

4 Soru , 4 Cevap

Sorular
- F Futbol dergisini düzenli okuyan var mı ? Dergi hakında ne düşünüyorsunuz , dikkatinizi çeken birşeyler var mı ?
- Tuncay Şanlı “pir “ döndü , son 3 maçta 3 gol ve biri de biri Arsenal’e ... İşin garibi biri sağ , biri sol, birde kafa ile 3 harika vuruş ve gol ... Tuncay , Emre B.’nin bir sezonluk golünü 3 maçta attı , ama hala Emre Türkiye' nin umut vaad eden bücürü, nedense hala en büyük (!) o . ( Terbiyesi ve Ulusal takım kaptanllığı falan da ayrıca taktire şayan (!) ) . Tuncay hala kazma(mı) ! Nedeni ne olabilir ? Fener kökenli olanla GS kökenli olana tölerans farkı mı bunlar ?
- Nihat Kahveci : İşin sırrı nerede ?
- Semih Şentürk : Bu performası ile örneğin Shalke’de oynayan bir alman ya da fransız topçu olsaydı , Yada İspanyol Real Petis’te oynayan bir Hollandalı .... Şimdi bu takıma ( FB) ye bu forvet sıkıntısında FB’li Semih’in yerine transfer edermiydiniz etmezmiydiniz?

Cevaplar

- Düzenli okuyorum, bir futbol kültürü dergisi olarak güzel buluyorum , ama yazarların neredeyse tamamı BJK kökenli gibi , FB ile ilgili bir yazı fotoğraf ya da övgülü bir yorum görmek neredeyse imkansız , ama yergi ve vurguda çok çömertler , son sayıda 4 sayfalık Toni Sumhacher yazısında FB ile ilgili 1 paragraf yazılmış ve FB formalı bir fotoğraf yok , aynı şey Hooijdonk sayısında da , Keneth Andersson saysında da vardı , Ama Les Ferdinand yazarken öyle değildi . Liverpool Manu derbi vb. gibi yazılarda bile Bjk övgü ve saptamaları acayip enteresan ( nasıl beceriyorlar ise) . Yani böyle klas bir mantıkla dergi çıkar ve sonrada böyle bir bilinçaltı saplantısında boğul , Tam bize özel bir durum ! Türkiye'de Türkçe bir Futbol dergisi çıkarıyorsan bir kesimin değil tüm futbol severlerin ruhuna hitap etmelisiniz . Ben FB övgü ve takdiri beklemiyorum , ama bu saplantılı yaklaşım uzun süredir ve ısrarla devam ediyor ve maalesef dikkat çekiyor . Alkım hem Beşiktaş Çarşı'da hem Kadıköy Çarşı'da ama aklı hala Çarşıda kalmış ... İçeriğe ve kaliteye yakışmıyor !
- Tuncay Şanlı İngiliz futbolunda belki "top class" ( birinci sınıf) olmaz ama sezonun en kötü transferi payesini alacak bir adam değil . Ben mutlaka daha da başaracağına inanıyorum ! Takımı kötü , daha iyi takıma gider ve gidecektirde ... Emre ile kıyaslama sadece algılama anlamında yapılmıştır , oyun anlayışları ve bölgeleri arasında benzerlik olmadığını bilerek !
- İşin sırrı , profoseyonellikte , adamlıkta : Çok çekilmeye çalışsada asla yerel gündemin bir malzemesi olmadı , profosyonel ve akılı bir insan profilini sürekli ve istikrarlı sürdürdü , ciddi sakatlıklarına rağmen dönmeyi bildi . Ne dönemeyenler vardı . İspanya’nın 2. sınıf takımlarını kafaya oynatıyor resmen , Hadi R.Sociedad da R. Denoux gibi bir koç Kovaceviç gibi bir partner vardı dediler peki Villereal de kim var ? Pires mi? Adamlar dünya yıldızı Riquelme’yi kaçıracak kadar aptallar ki Nihat o takımı zirvede tutuyor . Tek kelime ile OLAĞANÜSTÜ bir başarı . Bravo hem çok başarılı hem de adam olduğu için .
- Semih Şentürk bugün İspanya Liginde Gatefe forması giyen bir Portekizli olsaydı . 5 Milyon Avro'ya alırdık onu Türkiye'ye , havaalanlarında karşılamalar düzenleyerek !

Farklar daralıyor FB'nin dış kulvardan güçlü atakları var . GB: 1 FB : 2

Her açıdan zor bir maçtı , ardarda alınan GS, CSKA gibi galibiyetler sonrası FB'nin Ankara'da ne yapacağı merak konusuydu . Takımın başında da Bülent Korkmaz olunda FB'ye teslim olmaları doğal (!) olarak bekenemezdi . Gerçi sağolsun hakem Bülent Korkmaz'a iş bırakmamak için çok cabaladı . 15 dk içinde Alex'e yapılan kasti ve yıldırıcı fauller boş geçildi . İlk yarının son dakikasındaki Tuna'nın eli NET PENALTI(1) yine ikinci yarıda Gökhan'a yine Tuna'nın müdahalesi NET PENALTI (2) ve KIRMIZI karttı , hakem her ikisinide görmedi . İnsanlık halidir deyip geçelim. 1,5 sezon yani 50 maçta sadece çalınan BİR PENALTI herhalde FB'nin ceza sahasına giremememe (!) kabileyetsizliğinin ( !) sonucu olsa gerek . Yoksa hakemler görse mutlaka çalarlardı tabi canım . Bakın GS 'a nasılda çalıyorlar değil mi?
FB sonuç itibari ile iyi görünmesede ki bunda rakibin anti futbol anlayışı , kasti sertliği , kötü zemin ve diğer faktörleri eklersek sonucun başarılı olduğunu söyleyebiliriz . Özelliklede deplasmada geriden gelerek kazanmak. Fenerbahçe , hernekadar başarıları yandaşları dışındaki pek objektif (!) basın ve futbol dünyasınca görmezden gelinsede gözlere bata bata acıta acıta yine şampiyonluğa ulaşacağını herkese göstermeye devam ediyor . Bu galibiyeti ben şahsen GS'ın organik futbol oynadığını , FB ve diğerlerinin ise ne oynadığını söylemekten aciz Haşmet kula ithaf ediyorum . Yaptıkları programın adını artık lütfen rahmetliye saygı babında değiştirsinler yazık çok yazık ! ( 1 Haftalık bir kuş beyniyle mi program yapıyorlar anlamış değilim . 1 Hafta önce alınan sonuç doğal gübre ile yetişen bir salatalık tarlasında mı alındı ?)
Semih Şentürk için söyleyecek okadar çok söz var ki artık onu ileriye bıraklaım . Maçın tartışmasız yıldızıydı . Kazım'da bir okadar kötüsü ... Kazım için zaman kaybediyor sanırım FB ve Zico .
Haftanın Anektodu : ( Zico'dan Bülent'e çook manalı mesaj )
Zico; maç sonrası basın toplantısında Lugano ve Kazım'dan şikayetçi olan Gençlerbirliği Teknik Direktörü Bülent Korkmaz'a, "Onları bana değil, annesine ve babasına şikayet etmeli" yanıtını verdi. Bilmem Bülent geçmişini de hatırlayıp anladı mı ?

Kalli'nin de tartışan yıldızları için ; iyidir iyidir sahada birbirleri ile tartışssınlar demesi de bence manidar ve de doğru . Ama tartışmaya kırmızı kart çıkma durumuda oyun kuralları içinde tartışılacak bir durum !

Gençlerbirliği : 1 Fenerbahçe : 2

STAT: Ankara 19 Mayıs
HAKEMLER: Yunus Yıldırım, M. Emre Eyisoy, Serkan Gencerler
GENÇLERBİRLİĞİ: Gökhan, Erhan, Tolga, Tuna, Eren(Carle dk. 88), Burhan, Mehmet Nas, Kerem(Okan dk. 89), Mehmet Çakır, Isaac, Kahe(Engin dk. 69)
YEDEKLER: Recep, Erkan, Sedat, Ozan
TEKNİK DİREKTÖR: Bülent Korkmaz
FENERBAHÇE: Volkan Demirel, Gökhan Gönül, Edu, Lugano, Roberto Carlos, Kazım(Ali Bilgin dk. 61), Selçuk(Kezman dk. 80), Mehmet Aurelio, Uğur Boral(Vederson dk. 61), Alex, Semih
YEDEKLER: Volkan Babacan, Yasin, Kemal, Önder
TEKNİK DİREKTÖR: Arthur Zico
GOLLER: Burhan (dk. 10) (Gençlerbirliği), Semih (dk. 66 ve 86) (Fenerbahçe)
SARI KARTLAR: Tolga, Kerem, Engin, Tuna, Burhan (Gençlerbirliği), Selçuk, Lugano, Edu (Fenerbahçe)

13 Aralık 2007 Perşembe

Ve Oldu

En genç kanarya Burak Süren'e ithafen
Ve oldu...

100 yılın maçına çıkan futbol takımımız, geride bırakılan yılda yaşanan onca başarıya bir krema olabilecek Şampiyonlar Ligi başarısını da ekleyerek, bizleri gururlandırdı.

Teşekkürler kahramanlar...

Öyle mükemmel bir futbol yoktu belki dün akşam ama, istediğimizi, gerekeni yapacağımızı her an hissettik, hissettirdik. Alex’in golüydü gecenin armağanı, sürprizi, güzelliği... Uğur’un da 2 gol + bir direk performansına bir de devamlılığı eklemesi, Selçuk’taki olumlu gelişmenin sürmesi, Volkan’ın ceza alanına hakimiyetinin Ctesi geceden sonra devam etmesi ve Gökhan’ın tatmin edici performansı da gecenin parıltılarıydı. Seyirci ise, maç öncesi şovu dışında pek göz doldurmadı bence.

Dün gecenin akılda kalanları:

- Alex’in gol vuruşundaki hırsı inanılmazdı. 2 kaleci olsa kurtaramazdı gerçekten bu isyan eden vuruşu. Kızdığı Edu muydu, kader miydi ya da sol kolundaki pazu bandının tetiklediği adrenalin miydi bilinmez... Ama, Uyurgezer Dahi denilen Alex, içimizdeki hırsı ve kazanma isteğini dile getirecek başka bir vuruş yapamazdı herhalde (Samsun maçındaki hariç tabii ki..:-)
- Tek etkisiz Deivid idi. Yine de birçok pozisyonda o vardı, kaçanlarda da karenin hep içindeydi. Yine de Şampiyonlar Ligi’ndeki katkılarını düşündükçe, etkisizliğini görmezden gelmeli diyorum kendi kendime...:-)
- Kezman ve Appiah, bu takımda yer almamanın gönüllerden de uzaklaşmak olduğunu biliyorlardır umarım. Bu kadro, onlar olmadan, 100 yıllık tarihinin en büyük başarısını yakaladı. Geçen yıl da UEFA’a en ileri gitmişti tarihinin, bu sene Şampiyonlar Ligi’nde. Ve geçen yıl da çok göze çarpıcı katkılarını hatırlamıyorum bu ikilin. Lütfen bu çok sevilen insanların yerine takıma daha fazla katkıda bulunacaklar gelsin. Ama omuzlarda göndermek kaydıyla bu ikiliyi...
- Umarım yönetim yine “bu kadro yeterli” demez...Çünkü artık 2. kategori takımların arasına girdik gibi. İleriye sıçrama şansımız var ve bu ileri gitmek bize puan ve torba atlama, dolayısıyla yakın gelecekte daha az tehlikeli ve güçlü takımlar demek olacak. Ama sanırım kurayı bekleyeceklerdir. Umarım yanılırım...
- 2 yıl üst üste gruplardan çıkmak da pek kolay iş değil. Bknz.UEFA gruplardan çıkmak için Fettullah dualarına ihtiyaç kalan takımlar...:-)
- Uğur zorlaya zorlaya bir Şampiyonlar Ligi maçında 2 gol atma başarısı gösteren ender Türk futbolculardan biri oluverdi. Hala sırıtsa da oynadığı yerde ve hem Zico’ya hem de bizlere hala güven vermese de, Cavcav’ın kulakları çınlıyor yine de..:-)
- Colin Kazım’ı da bu takıma monte edebilsek ne iyi olur...
- Sağ bek’in önünde Gökhan sağ açık mı oynasa ne..:-)
- Spiker berbattı...Bu sefer yorumcuyla işi daha da facia haline getirmemek için tek kişydi herhalde..:-)
- Seyirci bir kez daha hayal kırıklığı yarattı ben de. 6s maçının coşkusundan uzaktı. Sanki neler olduğunun farkında değillermiş gibiydi. Inter’in golü attığı haberi stada ulaşınca, cılız bir ses dışında ses bile çıkmadı. O an’ın çok önemli olduğunun farkında değildi gibi tribünler. Ve tarihe tanıklığın gerçekleştiği maçta, son 10 dakika en azından, tezahüratlarla, şarkılarla bunu kutlamalı, eğlenmeli, sahada bunu başaran kahramanlara teşekkür edebilmeliydi. Bence sınufta kalındı bu konuda. Tribünde bir kalabalık olmaktan öte gidemiyoruz (bazı istisnai maçlar hariç).

Newcastle maçından beri, hatta 6-2’lik Manchester maçından beri bizi utandırmayan bir futbol oynuyoruz. Yenildiğimizde de bize mücadele ettiklerini ve kazanmak istediklerini hissettiren tüm futbolculara ve bunda tüm emeği olanlara, selam olsun...

Sayelerinde gün geçtikçe her yerde daha çok kabullenir oldu Fenerbahçe adı....

Son 16’ya kalıp geçen yıl ki çıtasını biraz daha geliştiren Fenerbahçe’ye 19-20 Şubat’a kadar daha da takım olabilme yetisinin eklenmesi, ufak tefek de olsa eksiklerimizin görülüp gereğinin sakınmadan yapılmasını diliyorum.

Umarım en kötü günümüz böyle olur.


100 yılın yazısında görüşmek üzere...
Bülent Süren
12 Aralık 2007 - İstanbul

Şampiyonlar Liginde Son ONALTI da olamak . Fenerbahçe : 3 CSKA : 1

Fenerbahçe'nin şanlı tarihine tanıklık ederken
(FD) Şeref Solmazer
12 Aralık 2007

Şampiyona Tebrikler


Fenerbahçe tüm rakiplerinin lig sampiyonu olduğu gerçek bir Şampiyonlar Ligi grubundan 4. torba takımı olarak dün akşamki sonuçla tarihinde ilk kez son 16 ya kalma başarısını gösterdi . Bu çok uzun ve meşakkatli bir yolculuğun şlk yarısıydı aslında . FB dün akşam gruplarından çıkan takımlara bakarsanız kuraların çekildiği ilk günden buraya yükselen tek sürpriz takımdır . Ama yaptığı başarı tartışmasız hak edilmiştir . Çünkü buraların gediklisi PSV 'nin yerini almıştır ve onu bileğinin hakkıyla ekarte ederek. Şimdi rakiplerini beklemektedir . Artık bu yıl için bundan sonrası herşeye gebedir ve FB'nin başta kura çekimi olmak üzeri eleme tur maçlarında şansa da ihtiyacı olacaktır .

Gurur Veren Yüz Yıllık Efsane
Fenerbahçeli olmak tarifsiliğinin en güzel tarifini yapmış büyük üstad Cupi ( rahmetle anıyoruz) . Bu ülkede Fenerbahçeli olmanın keyfinin zirve yaptığı günlere ve tarihe eşlik eden yandaşlar olarak bu takımı 100. yıl önce kuranlardan bugünlere gelene kadar emeği geçmiş tüm oyuncu , yönetici , çalışan ve taraftarlarına minnet ve saygılarımı sunuyorum . Biz Fenerbahçeli olduk , belkide öyle doğduk , sonrasında bir sevgi ateşi yüreğimize düştü , her yandaş aynı zamanda takımıyla beraber kendi yandaşlık tarihinide yaşar . Bizler bugün geçmişte kalan şanlı tarihin en manalı günlerinden birine tanıklık ediyoruz . Takımımız sadece aldığı sonuçlar ve başarılarla değil , sahadaki oyuncusu ve hocasıyla tribündeki taraftarıylada gurur duyulacak bir tavır sergileyerek ilerliyor geleceğe doğru ... Başarılarımızın adım adım ve tırmanarak gelecektede devam etmesini ve kalıcı olmasını diliyorum .

Sıfır( 0 ) 'dan 11'e yükselen değer : Fenerbahçe
2001-02 sezonunda Ş.L oynayan Fenerbahçe o yıl oynadığı şanssız maçlar ve yediği talihsiz ve tecrübesizlik kurbanı goller sayesinde SIFIR puanla kapatıyordu grup maçlarını . O yıllarda bu espri konularına hedef bile oluyordur .O yıl grubunda yer alan Lyon'un da Ş.L ile kalıcı başarılara başladığı sezonların birincisiydi , halende de devam ettikleri gibi ( Dün akşam rakipleri Rangers'i hemde evinde 3-0 ile geçtiler , işte Ş.L tecrübesi ve farkı buydu.) . Sonra 2004-05 sezonu var mesela Manu ile aynı grupta oynanan ve 9 puan toplanılarak elenen maçlar. FB adım adım bu ligde tecrübe kananıyor , paunlarını ve gollerini atmaya devam ediyordu , ama başarı henüz gelmiyordu . Yine onu geçenler Lyon ve Manu'ydu ... Sonraki sezon bu defa talihsiz Milan deplasmanı , Muhteşem PSV galibiyeti ve şanssız Shalke beraberlikleri Fenerbahçe'ye önemli bir tecrübe kazanıdıryor bu ligde başarının anahtarından birininde bu ligi oynama tecrübesi olduğunu kanıtlıyordu . Alınan 4 puan , atılan 7 gol geleceğe umutla bakmak isteyenler için yeterli oluyordu . Ve geçen yıl kötü başlayan bir serüven başlamadan bitiyordu Ukrayna'da Kiev'de sonrasında takım Uefa kupasında hem hocası hem oyuncuları hem de camiasıyla önemli bir ısınma turuna çıkıyordu . Yenilmeden elendiği maç bence bu yıla damgasını vuran en büyük tecrübeyi sağlıyordu FENERBAHÇE'ye ... Bu sene başladığında öne elemeden turunda dün akşam ki maça kadar Fenerbahçe ipi hep sıkı tuttu , İnter galibiyetiyle başlayan çoşku dolu maçlar CSKA ile yine Kadıköy'de bir üst tura imza atılarak sonuçlandı . Fenerbahçe 4. torbadan girdiği grupta bu ligin gediklisi PSV ve üç yıl öncenin UEFA şampiyonunu altına alarak çıkıyordu . SIFIR puanla başlayan macera 5 yıl sonra alınan Türkiye takımları için bir rekor olan ONBİR puanla sonlanıyordu . Şimdi hedef bir adım daha atarak çeyrek finale çıkmak . Ama bunun için FB'nin grup maçlarının bir gömlek daha üstüne çıkması ve şanslı olması da gerekecek sanırım . Biz inanmaya ve sabırla beklemeye devam edeceğiz . Fenerbahçe2nin bize daha güzel günler yaşatacağına olan inancımızla ...


11 Aralık 2007 Çarşamba , Kadıköy - Fenerbahçe: 3 CSKA : 1
Maça baskılı başladık , hemen işi bitirme girişimimiz de şansımız yoktu , sonra tedirginlik bir Liverpool'lu Hypia ile yarışan Edu sayesinde kalemize giren bir gole neden oldu . Eyvah! dedşk mi bilmiyorum ama ben doğrusu bunu bekliyordum . Bu durumda tek çıkış yolu vardı ve o oldu . Yani Muhteşem Kaptan Alex sahneye çıktı ve birkez daha herkesin gözüne soka soka nasıl bir furbolcu olduğunu tüm cihana gösterdi , geçmiş efsanelere sın verdi . 2 dakika içinde attığı beraberlik golü sanki "beni kızdırmayın , arkadaşlarımı , yandaşlarımı üzmeyin bunu her istediğimde yaparım ama ozaman bu oyununda zevki kalmaz , yeri gelince yine olacak" der gibiydi . Hadi golü attın be kardeşim ama ya o ikinci gol yok mu ? Nedir o öyle ? Muhteşem Alex dün akşam yeni bir kahramanın daha doğuşunu simgeliyor du sanki : Uğur Boral ...

En kahraman kim ?
Herkes kahraman ama en kahraman çocukların babası tabii ki ve adıda ZICO ... Başkan sezon başında 100 kez bu ligde oynamış çok büyük bir karizmayı takıma katınca , Baba 'nın sahaya güveni arttı , rahatladı , Çocuk çok sevimliydi herkese müthiş bir rahtlık ve enerji verdi . Keloğlan takımın kaptanı oluncada herşey bambaşka bir boyu kazandı . Birzamanlar plastik bir balon olan kızgın kanaryanın yerine yeşil çimenler üzerinde gerçekten uçan bir sarı kanarya orta çıktı hemde çok güçlü kanatlarıyla ... Zico , Alex ve Carlos'u ( sakatlandı ama beni değiştirin demedi , acaba neden ? ) ayrı bir paye ile alkışlıyorum ! Diğer tüm kahrmanları selamlarken .

Kanatlanmış kanarya ve Uğur Boral gerçeği
2 hafta önce Denizli maçı , son anlarda oyundan alınan Uğur ile Zico'nun dialoğu yaıncı kanalın dikkatini maçtan daha çok çekiyor. Bu dialog dün akşamki sonucu doğuran etkendi. Herkes Uğur bitti mi diye düşünürken , GS maçında da ilk 11 deydi , ve kötü oyunu sayesinde ikinci yarı oyunda yoktu . Tamam bu defa bitti diyenler dün akşam çok yanıldıklarını anladılar . Uğur Boral dün akşam attığı iki muhteşem gol ve oynadığı oyunla gecenin yıldızı oldu . Şimdi buyrun bir ZİCO 'yu düşünün biraz.... Umarım Uğur Boral geçen sene yakalayamadığı çıkışı bu sayede yakalar ve Gökhan'ın sağda yaptıklarına solda eşlik eder ...

Fenerbahçe bizi gururlandırdın, yüzümüzü güldürdün , mutlu kıldın , devamını getirmen dileğiyle sonsuz teşekkürler ...


STAT: Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu
HAKEMLER: Matteo Simone Trefolini , Luca Maggiani , Sandro Rossomando (İtalya)
FENERBAHÇE: Volkan Demirel , Gökhan Gönül , Lugano , Edu , Roberto Carlos (Vederson dk. 90+1), Deivid , Selçuk , Mehmet Aurelio , Uğur (Kezman dk. 90+2), Alex, Semih (Kazım dk. 70)
CSKA MOSKOVA: Akinfeev , Berezutski , Ignashevich , Grigoriev , Semberas , Aldonin , Eduardo (Taranov dk. 77), Zhirkov , Caner (Mamaev dk. 46), Ramon (Odiah dk. 46 ), Janczyk
GOLLER: Edu (dk. 30 kk) (CSKA Moskova), Alex (dk. 32), Uğur (dk. 45+1 ve 90) (Fenerbahçe)
SARI KARTLAR: Caner, Semberas, Zhirkov (CSKA Moskova), Gökhan Gönül (Fenerbahçe)

Devrimin Tanığı Olmak

Eski Fenerbahçeyi yazmak çok daha kolaymış.. Dün gördüğüm "şey" üzerine yazmak ise çok zor..Belki bu noktada sanatçılar girmeli devreye. Ya da sanatçı ruhlular.. İslam Çupi mesela..Senden güzel kimse anlatamaz çünkü dün gece olan biteni..

Garip transferlerden, garip yöneticilerden, garip hocalardan bıkmış, Avrupaya gidememenin artık alışmış olmaktan acı vermediği bir dönemde gelmişti Daum FB nin başına.. Ümit milli takımın çekirdek kadrosu ve tabi Aziz Piyerle yola çıkılan sezonun ilk maçında tribündeki yerimi almıştım.. Karşı tribünde bir pankart dikkatimi çekmişti.. "No pain no gain"

Acı yoksa başarı yoktu..Ama FB taraftarı daha hangi acı ile test edilebilirdi ki?? En önemli rakibi UEFA kupasını müzesine götürmüşken, FB Pendiğe elenmekte, kalecisi dövülmekte, Avrupa kupalarına katılamamakta, katılsa rezil olmakta, ligde de her daim rakiplerinin gerisinde kalmakta idi..

Dün gecenin "anlam ve önemini" belirtmek için bunları sürekli hatırlamak, hatta hiç unutmamak gerekir..Dün geceyi biz FB taraftarları için anlamlı kılan şey, yukarıda belirttiğim unutmak istediklerimizdir belki..

Eski FB yi yazmak daha kolay demiştim ya.. Herhalde o yüzden yine eski FB den başladım.. Ama kusura bakmayın bunun için.. Alex' in golünü yazmak bu zavallı parmakların mı işi olacak?? Yüklemi bulsam sıfatı, zarfı bulamıyorum.. Öyle bir gol işte.. Anlatamıyosun.. O gerçek üstü sol ayak böyle bir gol çıkarıyor işte.. Rakıya rağmen kalıyosun olduğun yerde..

Peki o ikinci gol neydi öyle?? Bizim gibi tesadüfi Avrupa galibiyetleri ile ömrünün yarısını yemiş bir kuşak için, Şampiyonlar Ligi maçında böyle bir golü izlemek nasip olacakmış demek.. Gol tekrarlarının büyük ihanetinden bahsetmeden olmaz.. O çalımı nasıl atlarsınız...Nakış gibi işlenmiş bir gole yapılan en büyük hakarettir bu..

Alex De Souza.... seni Saraçoğlu' nda izlemiş olmanın ayrıcalığını hissettirdin bana dün akşam.. Neden seviyoruz futbolu sorusuna yanıt olduğunu anladık bir kez daha..

1982 yazında, futbolla haşır neşirliğimizin ilk yıllarında duydum adını ilk kez..Ben nasıl FB li olduğumu hatırlıyorum ama 1982 yazında neden Brezilyayı tuttuğumu hatırlamıyorum..Hatırladığım tek şey onların bir yıldızlar topluluğu olduğuydu.. Socrates Eder Falcao..Ve tabi Zico..

Bu büyük futbol yıldızı Daum' un yerine FB yi şereflendirdiğinde, birçok kişi ben de çok tepkili idim.. İstikrara ve Dauma inanıyordum çünkü.. Bir 8-9 hafta bize çektirmedin de değil ama.. Şu an gelinen noktada, iyi futbol Avrupada başarı falan bunlar tamam da.. Bu kadar "düzgün" bir adamın bunları yapması, ve mesleki olarak FB ile birlikte " büyümesi" esas onu ayrıcalıklı kılan.. FB de bir türlü göremediğimiz bir hoca ile bütünleşme, hocayı kabulleniş belki ortadaki..

Ve tabi ki sol kanadın büyücüsü..Bütün FB liler şunda hem fikir olacaktır.. O bu takımda olmasa idi, Alex bu kadar oynayamaz, takım bu seviyede olamaz, Zico bile belki bu kadar iyi takımı yönetemez, Aziz Yıldırım bu kadar susmazdı.. Sadece teknik taktik yanı değil.. Carlos ile takıma gelen sadece mükemmel bir oyuncu değil, sanki daha önce yakınımızdan bile geçmemiş bir ruh, daha önce bulunamamış bir güç, başka birşey...Sahanın içi değil sadece.. Saha dışındaki kabulleniş, Carlosu öylece takımın liderliğine doğal olarak kabul ediş.. Ve ondaki, askerlerinin en önünde yer alan bir generali andırırcasına, daha yeni futbola başlamış gibi heyecanlı oyun..

2003 yılında başlayan devrim hareketi, dün itibari ile başarı ile sonuçlandırıldı bence.. Ben olayı böyle görüyorum.. Bu doğru olmasa, sağ beki 20 yaşındaki bir gence bırakmaz, 18 yaşında bir oyuncuyu bu kadar rahat oynatamazdık..


Çok acı çektik.. Şimdi tarihe tanıklık etmenin keyfini çıkarma zamanı.. En iyisi de galiba bunun sadece bir başlangıç olması...

Dün gece için... Emeği geçen herkese teşekkürler..


(F.D) Serhat A.
12 Aralık 2007 - İzmir

Futbol Sohbetleri Serisi - 1 ( Uefa mı ? Şampiyonlar Ligi mi?)

Futbol Dilencileri olarak sık , sık kendi aramızda futbol üzerine çeşitli konuşamalarımız olur . Bundan böyle fırsat buldukça bu sohbetlerimizi blogumuza “ Futbol Sohbetleri Serisi “ adı altında eklemeye karar verdik . İşte bu ilki ...

UEFA mı ? Şampiyonlar Ligi mi ?

( Serhat Aydoğmuş ve Şeref Solmazer )

Serhat Aydoğmuş: UEFA mı Şampiyonlar Ligi mi ?
Şeref Solmazer: Şampiyon olacaksan Uefa , yoksa ş.ligi ,ama bence soru yanlış . Yoksa tabi ki Ş.Ligi . Zaten orada başarısız olunca uefa ya gidiliyor
Serhat Aydoğmuş: Ama elinde olan bir tercih durumunda şu anda mesela bu akşam ( FB- CSKA maçı öncesi ) yenilip Uefa’ ya gidebilirsin , bu senin elinde artık
Şeref Solmazer: Yok canım öyle tercih olur mu ? orada şöyle bir durum var , Uefa zaten garanti , yen ş.l de üst tura çık ! ki benim hep istediğim buydu başından beri , önce Uefa’ yı garantile sonra tura bak
Serhat Aydoğmuş: Ben ş liginde son 16 yıl UEFA kupasına değişmem
Şeref Solmazer: Ben ona katılmıyorum , yalnız S.L’de 16 garinti olabilir de Uefa da şampiyonlul çok zor , sonuçta kazanılan ŞAMPİYONLUK .
Serhat Aydoğmuş: Hiç umrumda değil , benim kupa derdim yok
Şeref Solmazer : Olur mu hiç öyle şey , kupa istenmez mi ?
Serhat Aydoğmuş: Lyon’ un hiç kupası yok
Şeref Solmazer : Taraftarsan olacak , olamlı , istemelisin , onun dışında futbolun başka yönünden bakarsan dediğini analayabiliirm ama katılamam !
Serhat Aydoğmuş: Benim için Lyon olmak çok daha önemli
Şeref Solmazer: Sevilla ? Lyon’ dan üstün benim gözümde , Porto’da ...
Serhat Aydoğmuş: UEFA şamp olduğu için mi
Şeref Solmazer: Evet ! Belki bu sene Ş.L finali oynayacak kimbilir ?
Serhat Aydoğmuş: CSKA ? Sevilla dan önceki şampiyon , Sevilla UEFA kupasını hiç almasaydı ne kaybederdi Sevillalığından
Şeref Solmazer: Kazandı çok şey , birkere güven kazandı , prestij kazandı , şöhret kazandı
Serhat Aydoğmuş: Biz de ( FB ) kazandık .
Şeref Solmazer : Ayrıca maddi gücü arttı , dolayısıyla takımı güçlendi , şimdi Ş.L’de aynı şeyi kovalıyor ...
Serhat Aydoğmuş: Maddi güç dersen Ş.ligi ile kıyas kabul etmez .
Şeref Solmazer: Adımlardan bahsediyorum, Uefa asla kücümsenemez , Uefa kupası Ş.L öncesi presitijdir, kapıdır ...
Serhat Aydoğmuş: Küçümsemek nerden çıktı ? Ş ligi ile kıyaslıyorum ben
Şeref Solmazer: Kıyas da olmaz bence , Sen küçümsüyorsun ama farketmiyorsun belki . ŞL 16’SI diyorosun bence UEFA kupasından daha önemli, işte bu küçümsemedir bence ...
Serhat Aydoğmuş: (ŞL 16’SI diyorosun bence UEFA kupasından daha önemli ) kesinlikle öyle , ama UEFA’yı küçümsediğim çıkmaz bundan , küçümsemiyorum.
Şeref Solmazer: Yapma allah aşkına , desen ki heryıl uefa da final mi ş.l de 16 mı ? Belki anlayacağım ama , yukarıda ki gibi dersen olmaz ... Tabii ki her yıl Uefa şampiyonluğunu tercih ederim, heryıl Ş.L 16 sında olmak yerine... Düşün son 4 yılın uefa şampiyonu F.B mi daha önemli , yoks son 8 yılın Ş.L ‘de son 16 dan elenen F.B mi ? Bence sormak bile garipte neyse ... Ama CSKA ve G.S örneği dersen onlar pek sağlam örnekler olmaz , o konuda
Serhat Aydoğmuş: S.L’de son 16 ya kalan bir takımın kasasına UEFA şampiyonluğundan daha çok para girer
Şeref Solmazer:Girsin , para kıyas mı ? Para ancak daha şöhretli , kaliteli oyuncuları alamak için bir araç olur.
Serhat Aydoğmuş: UEFA şampiyonluğu şu demektir : Ben Ş.liginde son 16 ya kalma şansını elde edemedim , geldim şansımı burda aradım , burda da kupayı aldım
Şeref Solmazer: Evet
Serhat Aydoğmuş: Yani Avrupa 17. sisin . Avrupa 17.si 16. sından daha önemli olamaz !
Şeref Solmazer: Ama sorduğunla söylediğin başka şeyler . Uefa şampiyonluğu 17. likse daima 17. olmayı tercih ederim , her sene ama .... Mesela 4 yıl ardarda .
Serhat Aydoğmuş: Nasıl yani ?
Şeref Solmazer : Ben senin derdini anlıyorum . Örneğin bu akşam Uefa ya gitmem istemem 16 olmak isterim , ben sana devamlılıktan bahsediyorum ( üstüste aynı başarı , yani üstüste hep UEFA kupası şampiyonluğundan , şampiyonluk !)
Serhat Aydoğmuş: Ben de devamlılıktan bahsediyorum
Şeref Solmazer: 3 sene Uefa kupasını alma garantim olsa 16. olmak bence önemli değil onu diyorum , somut başarıdan kupadan bahsediyorum .
Serhat Aydoğmuş: Ben o garantiye rağmen 16 yı tercih ederim
Şeref Solmazer: Sen paradan bahsediyorsun
Serhat Aydoğmuş: Sadece para değil , paranın nedeni beni ilgilendiren
Şeref Solmazer: Dostum Sevilla güzel örnek benim dediğime , aslında tartışmaya bile gerek yok . Sevilla ya bak !
Serhat Aydoğmuş: Sevilla uefa şampiyonu olduğu için burda değil , İspanya liginde başarılı olduğu için burda , karıştırma onu
Şeref Solmazer: Uefa şampiyonu olduğu için orada tabii ki ( yani başarılarını arttırdığı yükselttiği için )
Serhat Aydoğmuş: Uefa şamp giremiyor Ş.ligine ,
Şeref Solmazer: İspanyada başarılı oldu , ispanyada başarılı olduğu için uıefa şampiyonu oldu , o yüzden şu anda burada
Serhat Aydoğmuş: Yine burda olacaktı , belki seneye olamayacak burda , Uefa’ da da olamayacak belki ...
...
Şeref Solmazer: Platini öyle demiyor . Statü 2008 den sonra büyük olasılıkla değişecek ,
gerçek şampiyonlar oynayacak . statülere takılma .
Serhat Aydoğmuş: Platini zaten Ş.Liginin içine etmeden giderse iyi olacak ... kupa şampiyonlarını da alacak
Şeref Solmazer: Mesela bir önceki Uefa şampiyonu diğer yıl Ş.L’de oynayacak . Ben Platini gibi düşünüyorum .
Serhat Aydoğmuş: İngiltere kupasını alan ş liginde ... Herşey daha çok para için !
Şeref Solmazer : O zaman Chelsea bakacak ki igde artık Manu’yu yakalayamam ozaman kupaya asılacak, ona yatırım yapacak , yeni güçler çıkacak , güç dengeleri başka alanlara (kupalara) kayacak , tv gelirleri farklı org. lar için artacak vs.
Serhat Aydoğmuş: Farklı org? mesela?
Şeref Solmazer: Yerel kupalar .Mesela Beşiktaş ligin ilk yarısı havlu attı ama kupada iddalı devre arası onun için transfer yapacak ...
Serhat Aydoğmuş: Bu durumda G14 kopar Uefa’ dan
Şeref Solmazer: Ozaman NBA gib olur ki , boku çıkar futbolun,
Serhat Aydoğmuş: Koparsa mı?
Şeref Solmazer: Evet
Serhat Aydoğmuş: Mecbur kopacak
Şeref Solmazer: Niyetleri o zaten , istedikleri o , ama günah keçisi olmak yerine kurban arıyorlar , Uefa başka bişey , diğerlerinin derdi sadece para , o yüzden Platini’yi kurban edebilirler Uefa için ...
Serhat Aydoğmuş: Ben Platini’ nin derdinin para olduğunu düşünüyorum , derdinin de daha doğrusu
Şeref Solmazer: Uefa gelen paraları futbolun gelişmesi için vs. harcayabilir ama diğerleri ?
Serhat Aydoğmuş: Uefa nın böyle bir derdi olamaz
Şeref Solmazer: Ne olur peki Uefa nın derdi , niye var ozaman uefa
Serhat Aydoğmuş: UEFA nın derdi gelirlerini arttırmak
Şeref Solmazer: Neden
Serhat Aydoğmuş: Görünen nedeni futbol
Şeref Solmazer: Nasıl yani ? O zaman yöneticilerin cebine para atma derdine dönüşür bu anlayışta olay
Serhat Aydoğmuş: UEFAnın ne tür bir pislik olduğunu Maradona’ yı (*) okurken beraber gördük..
Şeref Solmazer: Dostum yapma !
Serhat Aydoğmuş: Gölgede ve güneşte futbolda (**) okuduk değil mi ? Blatter’i de okuduk (***) orda ...
Şeref Solmazer: Yani Uefa pislik olmak amacıyla mı kurulmuştur ? Yoksa aciz, kötü ve pislik yöneticiler yüzünden mi böyle olmuştur ? Dünyadaki pislik yönetimler gibi ...
Serhat Aydoğmuş: Şeref sonuçta bu bir sistem , ne amaçla kurulduğunun bir önemi var mı ? önemli olan ne olduğu , bilmem kaç yılında kurulurken ki amacının ne önemi var şimdi
Şeref Solmazer: Var tabi . İşlerliğini kazandırıp pisliklerden arınması lazım . O zaman ne işimiz var orada o org.ların içnde ? Avrupa futbol şamp. Vs. Niye kıçımız yırtıyoruz ?
Serhat Aydoğmuş: Bağımlıyız çünkü
Şeref Solmazer : Neden ?
Serhat Aydoğmuş: Futbolsuz yapamıyoruz
Şeref Solmazer: Neyse ... Blatter ve birkaç pislik yüzünden tüm bir kurumu bitirdin ya anlşamadık bu konuda ... Ozaman aynı şeyler Olimpiyat komiteleri vs. içinde var ! O zaman olimpiyata da katılmayalım !
Serhat Aydoğmuş: Bunları münferit görüyosan o ayrı
Şeref Solmazer : Olimpiyat danaşıklı döğüştür , ne amaçla yapıldığı önemli değildir vs. mi diyeceğiz ?
Serhat Aydoğmuş: bu mantıkla G14’tekilerde futbolu düşünüyoruz diyebilirler , asıl amaç her zaman paradır !
Şeref Solmazer: Onların hiçbir dayanakları olamaz bu konuda , bu tartışmada !
Serhat Aydoğmuş: İsmin uefa olması G14 olması bunu değiştiremez
Şeref Solmazer: Nba diyorum F1 diyorum , bu org ondan farklı olamaz !
Serhat Aydoğmuş : Biz mi soktuk bu kadar sponsoru futbola ?
Şeref Solmazer : Nba ile Avrupa üst düzey basketbolu ne demek istediğimi anlatıyor çok net herşeyi . Ama adamların derdi para olduğu için NBA’yi Arupaya sokup EURO LİG’i bitirmeye çalışıyorlar .
Serhat Aydoğmuş: Uefa yı genel zihniyetten neden ayırdığını anlamadım ? Uefa sütten çıkmış ak kaşık , diğerleri tü kaka , ortadaki bir paylaşım kavgası , şu sistemde hangi organizasyon bundan farklı olabilir ki
Şeref Solmazer: Uefa yönetim zafiyeti var ya da olabilir ? Kötü yönetilmesi ya da şaibeli işlere imza atması Uefa’nın durumunu sorgulamaya sebep olabilir ama onun gereksizliğini kanıtlamaz
Serhat Aydoğmuş: İyi de yönetim zaafiyeti nasıl oluşuyor ? Koca Uefa zaafı olan yöneticileri nasıl seçiyor ?
Şeref Solmazer: Bu ülke de seçiyor , Amerika da ... Herkes nasıl seçiyorsa öyle seçiyor . Bu dünyada zaten sorun artık seçilende değil seçende . Bu yüzden seçme yeterliliği gibi bir kriter koymak gerektiğini düşünüyorum seçenler için , 6 milyarı seçebilecekler ve seçme kabiliyeti ve vasfı olmayanlar diye ikiye ayırmak lazım . Neyse ....
Serhat Aydoğmuş : Ben sadece şunu diyorum ; UEFA ile G14 arasında taraf olmam , ikisi de aynı sistemin aynı sonuçlarıdır çünkü , benim futbol sevgimi sağlayan kurumlar değiller ki zaten . UEFA’nın veya G 14 pislik işlere bulaşmış olması beni futbol anlamında ilgilendirmiyor o yüzden ben oturmuş Maradona’ yı bekliyorum o kadar ...
Şeref Solmazer: Dün inceliyordum jeneriklerini gördüm sen konuyu böyle bağlayınca ...
Serhat Aydoğmuş: Nedir o ?
Şeref Solmazer : Evsizler dünay futbol şampiyonası (****) jenerik filmi ve web sayfası
Serhat Aydoğmuş:Uefa mı düzenlemiş ?
Şeref Solmazer: Uefa ve Nike sponsor olarak görünüyor , önümüzdeki yıl Avustralya’da ve bir habere göre Avustalya 3 milyon dolar ayırmış buna ...
Serhat Aydoğmuş: İnceleyeceğim
Şeref Solmazer: Özellikle jenerik filminide izle . Futbol güzel şey , heyecanlı şey , tam dilencilere layık bir organziasyon gibi . Cantona’nın bu jenerik filminde olması da sanırım Nike kaynaklı ... Ayrıca bu tür organizasyonlar benim ülke içinde de ve herkesin katılımıyla gerçekleşmesini düşlediğim maç türleri ... Tüm yaş gruplarıda ve tüm ülkeye yayılmış sahalar ve organizasyonlar , sonra buradan çıkacak takımların yerel yada ulusal turnuvaları vs . Oralardan çıkacak yeni futbol cevherleri , belki Maradonaları ...
Serhat Aydoğmuş: Alternatifini yapmak lazım
Şeref Solmazer: Neyse dostum bu güzel sohbeti şöyle bağlayalım ; biz futbolu da ülkemizi de , dünyayı da seviyruz , ondan şüphem yokta , bu çok sinirleri bozan , yoran ve stresli birşey .
Serhat Aydoğmuş: Haklısın .

Konuşmada geçen kaynaklar
(*) Kitap : El Diego : Maradona Goa yayınları

(**) Kitap : Gölgede ve Güneşte Futbol - Eduardo Galleano - Can Yayınları
(***) Kitap : Faul : FİFA’nın Karanlık Yüzü – Andrew Jennings –Bilgi Yayınevi
(****) İnternet Sayfası : www.homelessworldcup.org

12 Aralık 2007 Çarşamba

Şampiyonlar ligi ve Biz : Beşiktaş'tan hüzünlü veda Fenerbahçe'nin zor akşamı

Beşiktaş'tan veda ve Fenerbahçe'nin zor akşamı
(F.D) Şeref Solmazer
12 Aralık 2007

Porto : 2 Beşiktaş: 0
Bu yılı BJK'liler hatırladıkça çok önemli bir tecrübe kazandıklarını varsaymaları onları ileriye taşıyacak pozitif anlayış olacaktır . Yok Türkiye ligi, federasyon , rakipler , yönetim , oyuncuların bireysel hataları ve Liverpool hezimetini öne çıkarırlarsa o zaman eski tas eski hamam diyorum .
Beşiktaş için bu sene gerçekten tecrübesizliğe, şanssızlığa ve önemli bireysel , özelliklede kaleci hatalarına kurban gidilen bir tur oldu Ş.L'i .Marsilya deplasman , Porto iç ve dış maçlar da çok öenmli ve basit kaleci ve defans hataları olmasa üç maçtan en az 2 puan çıkarabilse bugün belkide gruptan çıkmış olmanın heyecanı yaşanacaktı ama olmadı . Yine de Ş.L gibi bir org'da 6 önemli puan almak ülke adına ve takım adına bence başarıdır . Gelecek yılarda artarak devam etmesini dilerim . BJK'nin hiç hoşlanmadığım yönetim anlayışı FB ile gereksiz aşık atacağına FB'nin 6-7 yıl önceki halinden nasıl buralara geldiğini oturup analiz etse hem kendilerine hem de ülke futboluna fayda sağlarlar . Bıraksınlar artık başkları ile aşık atmayı...
Fenerbahçe için çok zor maç ...
Bu maç öncesi FB her türlü rakibi CSKA'ya karşı favori görünüyor . Öncelikle grupta FB 8 puanla 2. CSKA 1 paunla sonuncu , Rus ligi bitti Jo, Wagner , Dudu , Krasnic , Carvalho gibi önemli oyuncuları sakat ya da cezalı ... Yani kısaca lokum gibi rakip , kamuoyunda ve bilinçaltında çantada keklik maç havası var . İşte bu büyük bir tehlike ; bu konuda domestic mentalitemize hiç güvenmiyorum , bu tür maçların bizim bakış açımızla hiç kolay olmadığını acı tecrübelerle defalarca kanıtlamış bir ülke futbolumuz var . Ulusal takımın Avrupa elemelerindeki Bosna, Malta , Moldova maçları en tazeleri . GS'nin grubu başta güya lokum gibiydi 7 yıl öncenin mazideki şampiyonu için ama hesaplar hiçte öyle tutmadı . Durum ortada . Bu yüzden FB rakibi bu akşam kim olursa olsun ilk İnter maçına çıktığı gibi çıkmalı , özelliklede takım savunmasını son İnter maçı hariç diğer maçlarda oynadığı kadar dikaktli ve konsantre yapmalı , rakibe alan ve fırsat tanımamalı ve gol bulmak için disiplinli hucum yapmalı . Futbolun doğasını unutmayalım . Sürekli bastırırsınız , kaeleci gününde olup olağandışı bir maç çıkarabilir , direkler size engel olabilir , önemli olan oyun disiplininden kopmamak , seyircinin ah vah yerine desteğini arttırarak sürdürmesi olmalıdır . Futbol maçlarında çok görülmüştür bu sahneler , stress ve tansiyon yüksekte olabilir zaman daraldıkça , herşey olabilir . Bu yüzden takımın çok yönlü ve rehavete girmeden ama aynı zamanda aşırı stress yğklenmeden maça çıkması gerekir ( henüz bizde pek olmayan bu konulardaki bilimsel desteklere ihtiyaç olduğu kesin ) . Bu bahsettiklerim en olumsuz senaryo tabiiki . Ama bu senaryoyu birde şununla pekiştireyim . Grupta liderliği garantilemiş İnter'in PSV karşısına diğer turu düşünüp hem ceza hem de sakatlıktan sakınmak adına en zayıf ve yedek takımıyla çıkmasını normal karşılıyorum , PSV'nin maçı kazanması bence çok normal sonuç olacaktır . Bu yüzden bu akşam FB için tek seçenek var;KAZANMAK .... Buna dikkat etmek gerek .
Bu olumsuz senaryonun yaşanmayacağına olan inancımı da şu gerçekler destekliyor
a- Zico : son derece rahat ve sakin bir yapıya sahip bu derecede üst düzey ve kritik maçlarda herşey aleyhe olduğu durumlarda bile hiçbir şekilde takımı ve camiayı germiyor , müthiş bir başarı
b- Carlos : Çok büyük bir tecrübe 118 Ş.L maç tecrübesi ve DÜNYA'nın en iyi solbeki olamak , hepsinin ötesinde sahanın içinde takımın hem hocası hem kaptanı hem de maestrosu
c- Alex : Alex kaptan olduktan sonra daha istekli ve agresif bu bizi etkinleştiriyor .
d- Yabancı oyuncuların çokluğu : Türkçe gazete okumuyor yayınlardan bişeye anlamıyorlar , bu önemli bir fayda , rahatlar ve kişisel hedeflerini ön planda tutukları için hem maçı ciddiye alıyor hem de vatan millet sakarya gazını hissetmiyorlar ( bu herzaman avantaj omuyor tabi bazende gerektiğinde olmaması dezavantaj oluşturuyor , özelliklede oyuncu kalitesi ile doğru orantılı olduğunda )
e- Rakip takımın oyuncu kalitesi ve motivasyonunun düşüklüğü .
f- Kadıköy
Sonuç olarak tek dileğim ve isteğim takımın bu akşam bu maçtan istediği sonucu alarak ayrılması ve bir üst tura çıkması . Bunu başaracaklarına %100 inanıyorum . Maçı izlemek çok kolay olmayacak, umarım GS maçı kadar rahat geçer . Skor tahminimi ve bir sonraki turun tahmininide yapalım bakalım neler olacak ... Skor : 3-1 , Bir sonraki tur , Porto ya da Sevilla - Arsenal'den birisi ...

11 Aralık 2007 Salı

Çözülmeler

GS' nin turnusol kağıdı maçlarından biri oynandı Kadıköyde.. Daha önce Sion ve Helsingborg maçları mesajı çakmıştı aslında ama, Türkiye Ligi' ndeki takımların futbol mentalitelerinden olsa gerek, çözemedikleri GS' yi FB çok rahat çözdü.

Bir öngörüden yola çıkalım. Liderde olsa, çok atıp az da yese futbolun konjonktürel gerçeklerinden kopup uzak diyarlarda top oynayan taraf GS idi.. Türkiye Liginde, rakibi yarı sahasına kapatıp 40 metrede "lay lay lom" yapan GS' nin anahtarının orta sahayı hızlı geçebilen takımlar olduğu bir kez daha ortaya çıktı.. İlk golden sonra, devrenin sonuna kadar topu çoğunlukla orta alanda tutan, ikinci yarıdakine göre daha çok top kaybı ile oynadı GS nin meşhur presi nedeni ile.. Etkili baskın futbolu ancak ikinci yarıda gelebildi.. Geriden atılan isabetli her pasın GS kalesinde tehlike olabileceğini gösterdiler. Hele ki GS yenik ise... Carlos ve sanıyorum Edu iki uzun pasta Semih'i gol pozisyona soktular. Birinde ceza oluşan frikikte kesildi. Birinci üstünlük FB'nin GS' nin basit taktiğini çok rahat çözmesi idi. Zaten oyun karakteri de buna çok müsait olduğundan bunun için ekstra yaptıkları tek şey yüksek konsantrasyondu..

İkinci en önemli üstünlük tabi ki Carlos ve Gökhan. Bir futbolcu futbolu iki yönlü oynayabildiği oranda değerli günümüzde. Bu iki oyuncu FB'nin bu seneki ekstraları ve yine, Kalli' nin de sayesinde, çok etkili bir oyun ortaya koydular. FB tabiri caiz ise kanatlarda akıyor. Belki etkili orta yok, BJK kadar içeri doldurmuyor ancak kesinlikle etkili hücumlar geliyor.

Feldkamp' ı yazmazsak bence bu derbiyi eksik değerlendirmiş oluruz. Bir FB li olarak teşekkürler Kalli ... Öncelikle Hakan ve Karan ile başlamadığın ve forvete forvet olmayan Serkan'ı, oyun kurucu olmayan Arda' yı ve ön libero olmayan Sabri' yi bu mevkilerde oynattığın için. Carlos ve Gökhan' a karşı önlem almadığın için de teşekkür sana...

Rıdvan' ın deyişi ile, sabaha kadar oynansa FB alırdı bu maçı.. GS neredeyse pozisyona giremeden maçı tamamladı desek abartmış olmayız. Ayhan, Hasan, Linderoth ve Lincoln.. Üstüne Hakan ve Ümit' in yedek bırakılması, önemli eksiklikler, ama daha önemli eksiklik bence GS'nin teknik direktöründe.

FB de ise Kezman, Deniz Tümer ve Appiah yok... Ama adları maç içinde anılmıyor bile.. Farkı biraz da bu yarattı..


Serhat

2007'nin son derbisi Fenerbahçe:2 Galatasaray :0

Futbolun son derbisi
(F.D) Şeref Solmazer
11 Aralık 2007
Temiz derbi (mi?)
Öncelikle şunu belirtmek lazım ki maça FB'nin golle başlaması ve son derece rahat bir oyunla maçı kazanması , bu son derbinin sakin ve olaysız geçmesini sağladı . Burada alelacele bir yorumda bulunup temiz derbi oldu , artık kurtulduk eski günler geride kaldı hayalciliğine kapılanlara biraz daha beklemelerini ve acele etmemelerini öneririm . Ben de isterim ki öyle olmuş olsun ama , henüz öyle değil . Çok kısaca skorun tam tersi ve aynı zamanlarda rakip takım lehine geliştiğini düşünün ve bir hayal edin bakalım derbi öyle temiz biter miydi ? Cevap şurada; " Hep ev sahipleri kazandığı müddetçe tüm derbiler temiz geçer ! "

Futbol İstatistikleri Kazandı
Maç öncesi GS'nin puan olarak , FB'nin de moral olarak ( hem oyun , hem Avrupa hem de ezeli rekabetteki üstünlük vb.) rakiplerine karşı üstünlükleri bulunuyordu . Sonuçta FB ' nin moral faktörleri üstün geldi ve kolay ve temiz bir galibiyet oldu FB için . Henüz 5 dk. da gelen gol her nekadar tarihsel istatistikler futbola ne kadar uyar tartışılsa da Turkiye Ligi'nin 1959 yılındaki başlangıcından buyana FB'nin Kadıköy'de GS her lig maçında gol attığını devam ettirir nitelikteydi . Doğrusu çok etkileyici bir istatistik . Yani kendi evinizde ezeli rakibe gol atmadığınız , atamadığınız maçınız yok, hemde 1959'dan buyana. 1999'dan buyana da mağlubiyet yok . Zaten FB'ninde çıkışını gösteren dönemlerin başlangıcı bu tarihlerden sonrasına dayanıyor . ( Bknz : http://www.turkfutbolu.net/fenerbahce/fbgsmac.htm) .

Kalite farkları
Maç öncesi öngörüldüğü üzeri FB beklenen kadrosu ile sahaya çıktı , sezonun klasik kadrosundan Deniz' in yerine Selçuk , Vederson'un yerine geçen haftaki saha kenarı dialoglarına rağmen yine Uğur Boral vardı. GS için gazeteler beşli ortasaha ve tek forvet öngörüyorlardı maç öncesi, doğrusu böyle çıkarlarsa ben FB'nin ortasahada GS tarafından baskı göreceğini sert bir oyunla durudurulacağını ve GS'in paun farkını korumak için daha kontrollü ve mücadeleci bir ortasaha ile oynayacağını düşünüyordum . Ayrıca GS'de önemli oyuncularda sakattı . Ama Feldkamp faktörü bence FB'nin ekmeğine yağ süren, hatta takımı yıpratmadan CSKA maçına giden bir FB sağladı ezeli rekabete dayanan dünya derbisinde . FB henüz 5. dk'da rakibini uyutarak Semih'i de gerçek FB'li yaptı . Sonrada maç tamamen FB 'nin istediği gibi gelişti . FB açısından oyuncu ve kadro için bu maçta eleştirilecek fazla nokta yoktu . ilk yarıda aksayan Uğur'un yerine ki garip bir psikoloji içindeydi Uğur, anlamak mümkün değil , Vederson'u 46. dk oyuna aldı . FB'de birde golcülüğü ve işbitiriciliğine saygı duysam da Deivid'i maçlarda çok sık oyundan düşerken görüyorum.Zico bu oyuncuyuda birkaç maç dinlendirmeli ve kendine getirmeli diye düşünüyorum . Oyun içinde yorulup kontrolsüz hareketleri ve gördüğü kritik kırmızı kartların ikiye çıkması bunu destekliyor . Ayrıca Gökhan Gönül'ü bazı maçlarda sağ iç de görmek ilerisi için bize fikir verecektir . Sagbek Önder önünde Gökhan seçeneğini Zico'nun en azından bir lig maçında uygulamasını ve seçenekleri çoğlatmasını bekliyorum . Gökhan özellikle hucuma çıkışları ve caza sahasına bir kamikaze edasıyla dalışlarında oralarda birşeyler yapabilecekmiş hissi uyandırıyor bende.
Galatasaray' ın da kadro olarak sıkıntılarla ( Lincoln, Linderoth, Hasan yoktu ) çıkıtıkları bu maça derbi tecrübesi yüksek ve ileride tehdit edici vasıfları olan Türk Futbol İstatistiklerinin bireysel canvarı Hakan Şükür ile çıkmasının saha ve seyirci ve psikolojik avantajlarıın rakipte olduğu bir maçta sahada kalan genç oyuncuları ayakta tutacak bu maçları oynamış bir oyuncu olması açısından önemli olduğunu düşünüyorum . Sonrasında Ümit Karan ile devam edebilridi bu durum . Ayrıca GS'da genç yetenek Arda'nın bu maçı kaldıramadığını veya FB ortasaha ve savunma anlayışının onu sahadan sildiğininde altını çizmek gerektiğini düşünüyorum .

Bir yanda Serkan, Barış, Volkan . Diğer yanda Carlos , Alex , Gökhan
Birde hoş bir değerlendirme olmayacak ama kalite farkına vurgu yapmak adına bir benzetmemi mazur görün lütfen . FB'de sahada Roberto Carlos ve Alex oynarken GS'da bu önemli maçta geçen yıl Alman 2. liginde oynamış umut vaad eden - ki öyleler - Serkan ve Barış yer alıyor , İlk maçlarda 2 firikik golü bulunca Roberto Carlos ile kıyaslanan Volkan sahada görülmüyor , bu arada Kezman yedek Appiah sakat .... Bu kadro farkı zaten sonucu perçinlemeye yetiyor . Ayrıca Zico'nun muhteşem derbi performansınında ayrı bir incelemeye tabi olduğunu düşünüyorum . Ama en önemli faktörlerden birinin Zico'nun sakin ve cool tavrında gizli olduğunu , önemli ve kritik maçlar öncesi oyuncularını germediğini bilakis rahatlattığını ve bunun sonuçlarını teknik ve taktiğin yanı sıra ayrıca sahada aldığını söyleyebiliriz .

Hakem
Fırat Aydınus derbilerin Türkiye'yi nasıl kilitlediğini , oluşabilecek en ufak bir terslikte hakemin nekadar çok konuşulacağının baskısı altında olduğunu kanıtlarcasına oyundaki tüm ikili mücadele ve özellikle yere düşmelerde faul çaldı . Ama istiasnasız her yere düşmeye faul çaldı . Bu derecede maçı kesmesi rahatsız ediciydi , bence vasat ve iyi olmayan bir maç yönetti . Olağan üstü hata yapmadı ama maçı daha zevkli hale getirmede önemli etken olabilirdi.

Yenen daima haklıdır .
Birde yorumlara bakıyorum da yenen her daim haklı . Daha düne kadar karşı tarafı yerin dibine batıranlar bile onu övme eğilimindeler ki bu arkadaşlar hiçte objektifliğine inandığım insanlar değil ( Yalaka TV program ve gazete yorumcularından bahsediyorum ) . Rüzgar'ın bu memlekette aklı ve mantığı da alıp götürdüğünü görüyoruz nereden ve nasıl eserse essin . Aklı, mantığı ve bilgiyi benliğimize mıknatıs gibi yapıştırmak yerine , parayı, cahilliği ve şöhreti bir toz zerreciği gibi kondurursak üzerimize , bir meltem esintisinde bile bunların olması normal ... Yürüyün bakayım aslanlarım göreyim sizi (!)



Fenerbahçe'mizi bu güzel galibiyetinden dolayı kutluyorum. Şaibesiz ve hakedilen bir galibiyetti. İstatistiklere bir artı daha eklendi . Şimdi hedef çarşamba ...



Herşey çok daha güzel olacak !




FENERBAHÇE : 2 GALATASARAY : 0

STAT: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu
HAKEMLER: Fırat Aydınus , Serkan Ok , Tarık Ongun
FENERBAHÇE: Volkan Demirel , Gökhan , Lugano , Edu , Roberto Carlos (Kazım dk. 90+2 ), Mehmet Aurelio , Selçuk , Uğur Boral (Vederson dk. 46 ), Alex , Deivid , Semih (Kezman dk. 72 )
GALATASARAY: Orkun , Uğur , Song , Servet , Hakan Balta , Sabri , Volkan Yaman (Ümit Karan dk. 63 ), Barış (Mehmet Topal dk. 84), Serkan , Arda (Hakan Şükür dk. 74 ), Nonda
KIRMIZI KART: Deivid (dk. 78)
GOLLER: Semih (dk. 5), Deivid (dk. 56)
SARI KARTLAR: Uğur, Semih, Deivid, Edu (Fenerbahçe), Song, Volkan Yaman, Arda (Galatasaray)

7 Aralık 2007 Cuma

Şanslı Maç , Denizli :0 Fenerbahçe : 1

Fenerbahçe için inanılmaz şanslı bir haftaydı rakiplerin puan kaybettiği bir haftada alınan bu 1-0'lık galibiyet ilerisi için önemli bir avataj sağlayacaktır.

Denizlispor : 0 Fenerbahçe : 1

STAT: Denizli Atatürk
HAKEMLER: Bülent Yıldırım , Cemal Gemici , Erdinç Sezertam
DENİZLİSPOR: Souleymanou , Hasan , Burak , Allyson , Murat Karakoç (Fatih Yiğen dk. 29 ), Fatih Egedik (Musa dk. 62 ), Zafer , Serhat , Moriera , Yusuf , Gökhan Güleç (Selahattin dk. 57)
FENERBAHÇE: Volkan Demirel , Gökhan Gönül , Yasin , Edu , Roberto Carlos , Ali Bilgin (Kazım dk. 70), Selçuk , Mehmet Aurelio , Uğur (Vederson dk. 78), Deivid , Semih (Appiah dk. 87)
GOL: Ali Bilgin (dk. 35)
SARI KARTLAR: Serhat, Zafer, Selahattin, Yusuf (Denizlispor), Volkan Demirel (Fenerbahçe)