24 Ekim 2007 Çarşamba

100. Yılda 100. Yılın Serüveni


Uefa.com daki yorumları okuyorum. Önce burdaki görüşlere kısaca yer vereyim:

"Eindhovendan 1 puanla ayrılarak Fenerbahçe önemli bir iş yapmakla kalmadı, ikinci tura kalma yolunda büyük bir ilerleme kaydetti. "

"Bugüne kadar Eindhovena gelen bütün Türk takımları elleri boş dönerken, Salı akşamı Brezilyalı efsane Zico' nun yönetimindeki takım, disiplinli savunması, hareketli orta sahası ve sürekli tehdit eden forveti ile 1 puanı hakederek aldı."

PSV' nin gole en yakın olduğu pozisyonun Koevermars' ın kafa şutu olduğu belirtildikten sonra oyuncunun demecine yer verilmiş:

"10 kişi kalmalarından sonra bile rakibi zorlayamadık. İstanbulda daha zor olacak. Daha çok fırsat yaratmalıyız ancak bunu yapmak söylemekten daha zor. Çok organize bir takım. Benim AZ Alkmaarda oynadığım döneme göre çok daha güçlüler."

Ve tabi Carlos.. "daima yeşil kalan Brezilyalı" ifadesi kullanıldıktan sonra "dünyanın en ünlü sol beki" nin sonuçtan tatmin olduğu yazılmış ve demecine yer verilmiş.



Kendimi bildim bileli FB liyim ifadesi vardır ya.. Şu kendini bilme işini 5 6 yaşa indirgersek, aşağı yukarı 25 yıllık FB liyim demektir. Böyle bir FB görmedim ben.


Maçın ilk 5 dakikası geçtikten sonra İnter ve CSKA maçlarındaki oyunu kontrol eden FB yi görmeye başladık sahada. PSV klasik oyununu oynuyordu ancak karşısında bu kez gerçek bir Şampiyonlar Ligi takımı vardı bu kez. Carlosu ayırarak söyleyelim. Bir defa sağda Gökhan ve ortada Marco ve Deniz bu maçın tartışılmaz yıldızlarıydı. Gökhan özlenen, beklenen "işte budur" diyeceğimiz bir sağ bek olabilir.

Marco ve Deniz ilk yarıda görmüş oldukları sarı karta rağmen maçın ikinci yarısındaki görevlerinden hiçbir şekilde taviz vermediler. Orta sahada PSV yi bozdular. Denilebilir ki Deividin atılmasından sonra oynanan yarım saatte PSV ortadan hiç gelemedi. Tabi bunda da oyunu kanatlara taşıma düşünceleri etkili olsa da burdaki ve her iki kanattaki üstün mukavemet Farfanın sağa, lazoviçin sola ve Koevermarsın da ceza sahası içine alınmasına neden oldu.. Hatta Farfan daha sonra bir kere daha değişiklik yaparak ortaya döndü tekrar. Ama ne yaptılarsa olmadı.. Bütün bu taktik varyasyonların neticesi sadece ve sadece Koevermarsın bir kafa şutu çıkarmasına yetti. Buna karşılık takımımız 10 kişi iken bile biri çok ciddi olmak üzere Kazım sayesinde iki etkili hücum üretebildi.

Daha önceki yazılarımdan birinde takımımızın şampiyonlar ligi serüvenini değerlendirirken beraberlik alamamanın kötü olduğunu belirtmiştim. Özellikle rakip sahada yenilmemek şampiyonlar liginin anahtarlarından biri. Bunu nihayet bu sene başarabildik.

Tabi 3. maçların sonunda ve iki maçı dışarda oynamışken 5 puan ve ikincilik çok iyi bir sonuçtur. Buna karşın eksiklerimizi de görmekte fayda var.

İnter CSKA ve PSV maçlarında daha çok pozisyon bulan taraf biz olmamıza rağmen bu maçlardan sadece birini kazanabildik. Kabul maçlar öncesinde rakip sahada beraberlik kabul edilir ve sevindirici sonuçtur. Ancak oyuna baktığımızda bunlardan birinden galip gelmemiz gerektiği açıkça görülür. Maalesef bunu yapamadık. Pozisyonları gole çevirme oranımız artmalı.

İkincisi şu kartlar meselesi. Luganonun kartı affedilir gibi değil. Bu şekilde kart görmememiz gerekir.

Format olarak doğru oyunu buldu takım. Bundan sonra yapılacak şey kadro kalitesinin yükseltilmesi olacaktır. İşte Carlosu alıyosun. Tartışılacak birşey olmuyor. Orda dünyanın en iyi sol beki var. Dünyanın en iyi forvetini alalım demiyorum tabi ki ama alınan adam tartışılmaz biri olsun.. Pierre gibi mesela.. Sadece bir forvet transferi bile bu takıma önemli şey katar.

FB şunu da gösterdi ki artık kendisine naz yapacak, kendisi için olmazsa olmaz bir oyuncu yoktur. İşte Appi ve Tuncay yok ama ikisini de aramıyor takım. Ha olsalar daha iyi olur mu bunu bilemeyiz amabu takımda benim gözlerim TUncayı ve Appi yi aramıyor. Yani gitmek isteyen gidebilir.. Carlos hariç..

7 Kasım da 100. yılda 100 yılın serüveninin belki de en önemli ayağı oynanacak.. FB burda alacağı PSV galibiyeti ile gruptan çıkacak ve ikinci tura merhaba diyecektir. İnterin CSK yı yeneceğini kabul edersek, PSV ile 4 CSK ile 7 puan fark oluşacaktır. Bir sonraki maçta da bu iki takım UEFA ya katılmak için Moskovada kapışacaklar ve biz İntere yenilsek bile PSV nin Moskovada galip gelmemesi durumunda ikinci tura çıkmış olacağız. Yani PSV galibiyeti anahtardır.

Uğur Meleke bir yazısında Zico neden FB ile büyüyen bir hoca olmasın demişti. Bunu çok isterim gerçekten.

Bu yazıyı yazdığım sırada BJK Liverpoolu 2-1 yendi ki böyle giderse aldığımız puanlarla şampiyonumuzu tekrar direk şampiyonlar ligine sokabileceğiz. Sıra Bordo deplasmanında GS' ye de şimdiden başarılar.

Ve tabi yarın Euroleague maceramız başlıyor baskette. Takımımıza orda da başarılar.


Serhat A.

24 Ekim 2007

2 yorum:

Adsız dedi ki...

gzl yorumlar dostum eline sağlık...

Adsız dedi ki...

bu arada inter adriano yu kadroya almıyor bizim için saklıorlar yani devre arası alalım diye bence:)