24 Ekim 2007 Çarşamba

Tecrübeyle sabittir ki ... Ş.L , PSV : 0 Fenerbahçe : 0

Gurur veren bir takım

Dün akşam Fenerbahçe'yi izlerken birkez daha gurur duydum onlarla , bu sıralar fazlasıyla gurur duyurmaya başladılar bize özelliklede Avrupa'da, bu da pek alışkın olmadığımız ama doğrusu pek hoş birşeymiş . Şunun kendi adıma birkez daha altını cizmeliyim ki bu takım maç kaybetse de farketmez . Beni artık oyun anlayışları , sahada ki duruşları ve davranışlarıyla fazlasıyla tatmin ediyorlar . Ne mutlu ...


Yol uzun ve güçlüklerle doluydu ve halen de dolu

Tabii ki gerçek şu ki tüm bunlar belli bir birikimin ardından geliyor önceleri M. Denizli , sonrasında Daum'la devam eden yıllardaki öncelikle içerideki başarılardan ( ligde alınan istikarlı başarılar ve şampiyonluklar ) sonra Avrupada, özellikle de sık sık şampiyonlar liginde gerek eleme , gerekse gruplarda maçlar yapmak takıma ve camiaya bir Avrupa tecrübesi ve güveni oluşturdu bugün gelinen noktada . Oysaki bu yola " SIFIR" puanlarla başlamıştık . Yol çetrefilli ve meşakkatliydi ama işte bir anda istediğin noktaya zembille inamiyorsun bu belli bir zaman alıyor , büyüyüp gelişip olgunlaşmak ve sonrada ürün vermeye başlayabiliyorsun ... Ayrıca burası Şampionlar Ligi , dünyanın futbolda ki bir numaralı organizasyonu , sadece bunun içinde yer alamnın bile bir olay olduğu şey ...


Bu yeni bir umut fenerinin ilk ışıkları olabilir

Aslında Fenerbahçe'de ki bu başarılı çıkış , çöküş ve tartışmaların içerisindeki Türk futbol camiası içinde yeni bir dirilişin tetikçisi olabilir . Ancak bunun heryönüyle iyi irdelenmesi ve doğru tahlil edilmesi lazım, özellikle de Fenerbahçeli olmayan ülke futbol camiası ve yöneticileri açısından .


Tecrübe , tecrübe , tecrübe ... Sabır , sabır , sabır ....

Başa dönecek olursak bence bu başarıda en büyük etken tecrübedir . Bu tecrübenin de bence bu yıl ki en büyük etkeni yüzkusurluk Ş.L maçlarına çıkan ve dün akşam Mustafa Denizli'nin de dediği gibi "Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcularından biri" olan Roberto Carlos'dur . Bu adamın o sahada yer alması , duruşu , vucut dili , gülümseyişi,itirazları , top kullanması , oyuncuları motivasyonu ve rakipleri , hatta hakemleri etkileyen tavrı , bu yılki Fenerbahçe'ye Avrupa'da farklı bir ivme kattığı inancındayım . Ayrıca geçen yıl şanssızca mağlup olmadan elenilen AZ maçlarında ki eleştirilen noktalardan nasıl dersler çıkarıldığını , nasıl tecrübe kazanıldığınıda görmek bu sene açısından önemli gelişme . Zaman çalmadan tutunda stresle başa çıkma vb konular . Ayrıca çokça eleştirdiğimiz Zico'nun futbolculuk efsanesini yavaş yavaş teknik direktörlüğede sürüklediğini , ayrıca isim olarak Uefa başkanından Avrupa'nın tüm futbol otoritelerincede saygıyla anıldığına ve rakiplerine belli ölçülerde baskı kurduğuna da dem vurmak gerekir. Ayrıca çokça elştirilen oyuna müdahalede geç kalmak gibi bir eleştiriden son maçlarda eser kalmaması, maçın içinde çeşitli alternatif yapılanmaları denemesi , oyun alanın daraltması , takımın gücünü arttırması , motivasyon ve konsantrasyonunu geliştirmesi , yine çokça elştirilen Lugano ve Edu'da gol ve pozisyon vermez bir ikili yaratmaya doğru gitmesi gibi birçok artıyı görüyoruz . Apiiah ve Kezman gibi isimleri olan oyuncuların yokluğunda bile takımın full motivasyon ile maçın hiçbir anında oyundan düşmemesi 10 kişi kalınan bir sürede deplasmanda kısa bir sürede toparlanarak rakipten daha çok gol pozisyonu fırsatı bulabilmesi , geçen yıl ikinci ligden gelip bu yıl şampiyonlar ligindeki ilk maçında maçın yıldızı ( Gökhan Gönül ) olabilecek kadar güven ve rahatlık yaratılan bir takıma dönüşmesi Fenerbahçe'nin Avrupa'daki başarısının kimi göstergeleri olarak değerlendirilebilir . Tabiki bunun tecrübeye ve sabırla bu tecrübeyi kazanmaya borçlu olduğumuzu söylemek isteriz. Hernekadar bu kavramlardan çok uzak bir camia olsakta , hayat bize de güzelce ders verebiliyor .


Dün akşam ki Fener ışıldamaya devam eder
Dün akşam Fenerbahçe yine muhteşem oynadı bana göre rakibin tek gol olabilecek şansları maçın hemen başlarında Volkan' ın önünden Marco' nun kaptığı bir top ve maçın 77 dakikasında yapılan kafa vuruşundan başka pozisyon vermemesiydi . Farfan gibi takımın belkide tek yıldızının sahadan silinmesi ile PSV çaresizliğe büründü . Takım okadar sakin ve başarılıydıki gecenin bir başka yıldızı olan PSV seyircisi bile bu sakinlik karşısında pes etmek zorunda kaldı . Bu arada seyirci gerçekten bir evsahibi takım seyircisinin nasıl maçı takip edip etki yaratması açısından örnekti , ders almak lazım biraz ...


Semih , Gökhan , Deniz ve diğerleri ...

Bu arada Semih gerçekten bu takım için vazgeçilmez bir adam olduğunu kanıtladı . Bu konudaki şu iddiamı birkez daha belirtmeliyim ki Semih bu kadroda sürekli kalmalı ve sürekli 12 . adam olmalıdır . NBA de ki gibi bir ödül ( en iyi 6. adam ) verise idi futbolda da ve bunun üzerinde durulsa Semih konusuda bir polemik olmaktan çıkacaktır . Semih bu takıma daima lazımdır ve daima kadroda olmaıdır . Nezaman ve hangi şartlarda ondan faydalanılması gerekirse o da daima hazır olmalı ve görevini bugüne kadar olduğu gibi layığı ile yapmalıdır . Yılmadan , kırılmadan ve durumun böyle olduğunu kabul ederek. Birbaşka övgüyü Gökhan Gönül için yapmamak haksızlık olur . GB Oftaş'tan ŞL'de maçın adamı olmaya giden yolda ki bu başarı müthiş birşey , maçı seyrederken şimdi yorulacak bitecek diye düşündüğüm bu çocuk dün akşam tek kelime ile hatasız ve mükemmeldi . Yine daha hafta sonu canlı gözler ve kulaklarla şahit olduğum kendi sahamızdaki maçta yaptığı en küçük bir hatada tepki gösterilmeye hazır olunan ve bir türlü kabul edilemeyen Deniz Barış'ın müthiş oyunu ve mücadelesini de ayrıca alkışlamak lazım . Bu performasnlar sornrasında artık FB'li seyircinin de kendi evinde en azından Deniz'e hakettiği saygıyı göstermesi lazım . Kaleci Volkan'ın da dün akşam bir iki çıkmadığı yantop dışında kalede güvenli ve başrılı bir duruşu vardı , kendisini beğenmem ama dün akşam için tebrik etmeliyim .

Marco herzamanki görev adamlığı ve enerjisiyle oynadı bir efsane olmaya doğru gidiyor . Ali Bilgin ve Colin Kazım 'ın gençlikleri ve buldukları fırsatları daha iyi kullanmaları ve etkin olmalrı açısında biraz daha enerjik ve daha ısıran bir futbol sahaya yansıtmalarını bekliyorum . Yinede her ikiside kendilerinden bekleneni fazalsıyla yaptılar . Devid ve Vederson'un bu oyuncular yanında vasat kaldığını düşünüyorum . Bu vesile ile Zico ve tüm oyuncuları birkez daha kutlamak istiyorum .


Eksikler sorun değil .

Bu takımda Lugano - Deivid ve Alex ( ki rövanş maçında oynayacaktır ) eksikliğini de öne çıkarmaya geek yoktur ç. Alex'in olmaması herdaim önemli eksiklitir ama daha bu takımda oynamayan , Kezman , Appiah , Önder , Tümer gibi maç içinde çok etkin ve sonuça etki edecek eksikleri vardı bu takımın dün akşamda . Ayrıca genç Gökhan'ın oyunundan sonra genç Yasin'de Lugano'yu aratmayacaktır kanaatindeyim . Fenerbahçe herşeyiyle bir bütün olduğu müddetçe eksikler sorun teşkil etmeyecektir.


Fenerbahçe'nin bu özgüvenli hali ve futbolu devam ettikçe bizi herzaman gururlandıracağına inanıyorum . Sonuç ne olursa olsun ...





Bravo Fenerbahçe !





PSV : 0 FENERBAHÇE : 0





STAT: Philips


HAKEMLER: Howard Webb, Philip Sharp, Darren Cann (İngiltere)


PSV EINDHOVEN: Gomes , Kromkamp, Addo (Zonneveld dk. 58 ), Salcido, Marcellis , Bakkal (Aissati dk. 78), Simons , Perez , Mendez (Koevermans dk. 58 ), Lazovic , Farfan


FENERBAHÇE: Volkan Demirel , Gökhan, Lugano , Edu , Roberto Carlos , Deivid , Deniz , Mehmet Aurelio, Vederson , Alex (Ali Bilgin dk. 35 ), Semih (Colin Kazım dk. 72 )


KIRMIZI KART: Deivid (dk. 65) (Fenerbahçe)


SARI KARTLAR: Marcellis, Lazovic, Farfan (PSV Eindhoven), Mehmet Aurelio, Deniz, Lugano (Fenerbahçe)





İstatistikler



Home Away
0 Goals scored 0
3 Yellow card 3
0 Red card 1
0 Shots on goal 1
4 Shots wide 3
26 Fouls committed 17
3 Corners 3
1 Offsides 0
56% Ball. Poss. 44%




Şeref Solmazer
24 Ekim 2007

Hiç yorum yok: