27 Haziran 2008 Cuma

Euro 2008 Yarı finalde Almanya'ya elendik . Bir turnuva yazısı

Türkiye kendi karakteristiğine bu defa kurban oldu

Almanya 3 Türkiye 2


Muhteşem bir yarıfinal maçıydı gerçekten . Bu turnuvayı İspanya ya da Almanya'dan biri kazanacak belki ama , şampiyondan sonra bu turnuvanın en akılda kalıcı takımı kesinlikle Türkiye olacaktır . Özelliklede bu turnuvada yaşadığı sakatlık ve cezalara, yarı final maçına 14 oyuncuyla çıkmasına 23 futbolcunun 22'sinin forma şansı bulması ve en önemlisi yılmadan sonuna kadar azimle hırsla saldırıp son saniye gollerini bulmasıyla ...




Ama bu kez Almanlar bize aynı şekilde cevap verdiler ve bir son saniye golü ile turnuvaya veda ettik .




Irkçılıktan birşey anlıyor muyuz ? Ya da ne anlıyoruz ?


Öncelikle olayın bir sosyal yönüyle maça geçiş yapalım . Maçı Beşiktaş'ta Kambur'un meşhur bahçesinde 15 kişilik bir arkadaş grubuyla seyrettik , mekanda yaklaşık 200-250 kişi vardı . Maç öncesi kaptanların okuduğu ırkçılığa karşı mesajı bu sayıdaki insan içinde sadece bizim masanın alkışlamasını biraz manidar bulduğumu belirtmeliyim . Yani toplumumuz belki kendi içinde bunu önemsemiyor ama dünyada ki bu duyarlı olayın uzağında oldukları izlenimi edindim . Masadaki arkadaşlarımla da gurur duyduğumu belirtmeliyim . Maç sonu yaptığımız alkışında garip bir anlayışla tuhaf bulunması bu ülke insanlarının bazılarının tuhaf bakış açısıyla nereye doğru gittiğimizi göstermesi açısından da ayrıca manidardı. Yazık !

Muhteşem Başladık , Hüzünle Veda Ettik

Takıma ve maça gelirsek . Öncelikle 9 eksikli bir takımın sahaya çıktığı en iyi kadro ve şu anakadar ne oynadığı belli olmayan Türkiye'nin Almanya gibi bir futbol ekolü karşısında özellikle ilkyarıda muhteşem bir futbolu vardı . Özellikle Kazım'la geldiğimiz ve çok etkili olduğumuz bu atakların birinde Nöbetçi Semih'in golü Türkiye'yi sevinçten yıkmaya yetti ... Sonrasında da mücadelemiz, ,iyi ve inatçı oyunumuz hep devam etti , defansı öne çıkararak rakibin çıkmasına engel olduğumuz gibi üstünde oynadık . Ancak işte bu noktada eksik ve mevkilerinde oynamayan oyuncuların asla kötü niyetli olmayan pozisyon hataları ile golü yedik ( Sabri Podolskî'yi kaçırıken , Topal gol öncesi basamadı ), ilk yarı böyle bittiğinde beraberlik bizi umutlandırıyordu .




İkinci yarıda iki takımda temkinli ve dikkatliydi , bazı oyuncularımız yorgunluğu bu yarıda daha çok belli oldu . Kazım ilk yarıdaki etkinliğinden uzaktaydı . Yinede oyun uzatmalara gidecek ya da son saniyede yine bir mucize beklentisiyle ilerliyorduk . Ta ki 80 dakikada yapılan bir yan top ortasına Rüştü'nün hatalı çıkışılı desteğiyle Klose'nin kafasıyla geri düşünceye dek . Ama yılmayacağımızı sanırım maçı seyreden herkes biliyordu . Semih 86 da yine kendine has bir golle skoru eşitledi . Golde Sabri'nin katkısıda unutulmazdı. Türkiye ve Avrupa yıklıyordu , yine acayip bir mutluluğun eşiğinde hissediyorduk kendimizi . Maç uzatmalara kalacak hergeçen dakika bize moral verecek umudundaydık . Bu umutlarımızı Alman Futbol Ekolü'nün bizi kendi silahımız ile soldan kaleye inen ve dakiların 90'ı gösterdiğinde Rüştü'nün sola yatmasını fırsat bilip köşeden çektiği şutla hayallarimizi ve umutlarımızı olduğumuz yere çakan Lahm'ın golü bitiriyordu .

En'ler in takımıyız

Gerçekten o anda yıkılmıştık ama sonuçta bu güzel turnuvanın dilencilerin belkide en sevdiği takımı olmuş , en renkli , en ilginç ve en karizmatik ekiplerinden biri olmayı başarmıştık .

İki önemli turnuvada iki yarı final : Muhteşem Başarı
Almanlar finale giderken biz evimizin yolunu turmuştuk ... 2002 'de Dünya Kupası'da yarı finalden sonra bu yarı finalde Türk Futbolu için gerçekten müthiş bir başarının devam ettiriliyor gibi görünmesi açısından da ayrı bir özellik taşımaktaydı . İlkinde GS'nin Avrupa Şampiyonluğu , ikincisinde de FB'nin Avrupa başarıları çok açık ki oyunculara bir özgüven ve başarıya olan inancın kolayca aşılanmasına önemli katkı sağlıyor . Önemli bir nokta olduğunu sanıyorum bununda ...

Önemli turnuvalarda hep olmak en büyük başarı

Biz dilenciler dünyanın heryanındaki önemli futbol organizasyonlarını zaten izliyoruz . Bu turnuvada kendi takımımızın olması bizi ayrıca motive ediyor ve keyfilendiriyor , heleki başarılı sonuçlar böyle geldiğinde . Katılmanın bile başarı olduğu , son dünya kupası finalistlerinin elendiği , Hollanda'nın gittiği bu turnuvada , buralara gelmek gerçekten hertürlü takdiri hak ediyor .

Teşekkür ederiz
Başta özeveriyle mücadele eden futbolcular olmak üzeri emeği geçen herkese teşekkür ediyorum .

Yıldızlarımız Dünya Futbolunda Parladılar
Turnuva sonucunda bazı oyuncular bence önemli bir düzey artışı gösterdiler özelliklede Avrupa ve dünya futbol piyasası içinde . Bunlar bence ayrımsız olarak : Servet, Mehmet Topal, Arda, Kazım ve Semih ...

Nihat'ın ulusal takım içinde nekadar önemli ve nekadar International bir oyuncu olduğu da kanıtlandı . Emre Belezoğlu 'suz oynamak takıma Mehmet Topal'ı kazandırdı.

Bir medya yıldızımız zaten vardı ama bu turnuvada apoletlerini parlattı
F.Terim televizyon yönetmenlerinin ve basının yıldızı oldu , çok medya(tik)ti maçlarda en çok gösterilen ve on ilginç haraketleri yapan hoca olarak dikkat çekti . Yılmaz Vural ile ikili bir kombinasyon yapmaları fantazisini düşünmeden edemedim .

Şu açıdanda bakmak gerekirse

Takım seçimleri sırasında F.Terim ve ekibinin hatalı davrandığı noktalar olduğunu , hazırlık aşamasındaki çok tartışılan Amerikalı kondisyonelerin acaba yorgun bedenlere aşırı yüklenme ile sporcu sakatlıkları konusunda etkin olup olmadığıda akla gelmedi değil .

Sakatları ve geçmiş sezonun son dönemini düşünecek olursak bence bu sakatlıklarda Emre Güngör hariç hepsi beklenen sakatlıklardı . Emre Belezoğlu ve Nihat Kahveci son yıllarda önemli sakatlıklar geçirdiler bunların sık sık nüksettiklerine şahidiz . Servet Çetin GS şampiyonluk maçında sakattı ve kadroya sakat sakat katıldı . Gökhan Zan' ı söylemeye gerek yok , Hamit Altıntop neyseki sakatlnamadı . Uzun sakatlığından kamp sırasıda çıktı . Gökhan Gönül'de daha baştan kadrodan neyseki çıkarımış . Sonuçta bu tablo bizi son olarak zor duruama düşmemize sebep olan tabloya götürüyor , sanırım bununda bir sorumlusu var ! Onuda herkes yorumlasın artık . Bence Fatih Terim bunları göze alarak daha geniş ve sağlam birkaç oyuncu tercih edebilirdi .


Son Söz

Muhteşem bir heyecanı yaşadık ulusal takımımızla bu turnuvada , son maça kadar bir futbol ekolünden veya oyunundan bahsedemeden hem de ... Dileğim , beklentim ve isteğim , bu turnuva takımı olma alışkanlığının bundan sonraki tüm büyük turnuvalarda devam etmesi , bunun kulüp takımları ile de devam edeceği ulusal futbolumuzu ileriye taşıyacak başarılı bir ekolün oluşmasına katkı sağlanmasıdır . Çok zor ama umarım gerçekleşir . Başarılarımızı kişsel kahramalıklarla değil , topyekün bir birliktelikle tarif edebilecek günlere özelmle ...

Bu sayfaların okurlarına sonsuz sevgi ve selamlarımla ..

Şeref Solmazer
Futbol Dilencileri
İstanbul - 27 Haziran 2008

Hiç yorum yok: